Ana Sayfaya Dönüş

GENEL TEMSİLCİLER KURULU

buay1.gif (4855 bytes)

 

DAHA ETKİN BİR SENDİKA İÇİN

“TÜM ENERJİMİZ BÜYÜMEYE...”

Genel Temsilciler Kurulumuz, 10 Nisan 1999 tarihinde Kadıköy'de toplandı.
Afişlerle ve pankartlarla donatılmış olan salonda, sıcak merhabalaşmaların ardından Örgütlenme Daire Başkanımız toplantıyı başlattı.
Genel Başkanımız, ülkenin ve sendikamızın gündemini içeren Açış konuşmasını yaptı.

KAMİL KİNKIR:

“(...) Dünya üzerindeki çıkar ve Pazar kavgaları giderek daha sık sıcak savaşlara sahne olmaya başladı. Bugün Avrupa'nın göbeğinde etnik temizlik cilalı söyleminin altında yatan gerçek faşist bir soykırımdır. Bu vahşeti ve bundan medet umanları şiddetle kınıyoruz. Bu dram, ABD'nin dünyaya dayattığı senaryonun birer parçasıdır. Tekellerin çıkarları gerektirdiğinde özelleştirme, gerektirdiğinde MAİ, gerektirdiğinde yeni bir dayatmayı dünya emekçilerinin karşısına çıkartan ABD, öyle görünüyor ki; egemenliğini kesin biçimde tesis edinceye kadar da Avrupa'da güç gösterisini sürdürecektir. (...) Bir kez daha açıkça görülüyor ki savaş; akışı, sonuçları ve tüm faturası ile emeğe ve emekçiye yönelmektedir. Bu nedenle barış için ısrarlı mücadele yürütmek işçi sınıfının temel mücadele alanlarından birini oluşturmalıdır. (...) Sendikamız, yaklaşan seçimlere yönelik oluşturduğu ŞARTNAME ile üyelerinin taleplerini demokratik biçimde ortaya koydu. Hep birlikte taleplerimizin takipçisi olmayı da başaracağız. (...) Küresel ve ekonomik krizin en yoğun etkilediği sektörler arasında metal de bulunuyor. İhracat miktarları, kapasite kullanma oranları ve sektörel büyüme/küçülme oranları izlendiğinde belli bir durgunluğun yaşandığı görülmektedir. İşyerleri düzeyinde ortaya çıkan sorunlara tümüyle sizlerden gelen ve işyeri gerçeğini yansıtan bilgiler ışığında sendikal politika oluşturmaya çalıştık. Ancak herkes bilmelidir ki, özverimizin de bir sınırı olacaktır.”


Açış konuşmasının ardından, temsilci ve baştemsilciler söz aldı.

ÖZGEN KALKAN (Asilçelik, Bursa Şb.)
Asilçelik fabrikasının özelleştirilmek istenmesi karşısında daha uyanık ve hızlı hareket etmek gerektiğini belirtti "Asilçelik özel sektördeyken zarar ediyor bahanesiyle devlete satılmıştı. Şimdi ise, kar etmeye başlayınca sermayenin iştahını kabarttı"
Yaklaşan genel seçimlerle ilgili olarak da "bizden yana olmayan, kavgalarıyla, çeteleriyle, zorbalarıyla babamı yönetenlerin, beni de yönetmek istedikleri ortada." dedi.
Gönen tesisleri konusunda da gönüllülük temelinde kampanyalar düzenlenebileceğini belirtti.

CAFER KURT (Şenkaya , İzmir Şb.)
1 Mayıs'ın işçi sınıfı için önemini vurgulayarak, "sıradan bir gün gibi gelip geçer hale getirilse de, bu uğurda verilen canların yükselttiği yerden mücadeleyi sürdürmek namus borcumuzdur" dedi. 1 Mayıs'ta, halaylar çekmenin yanısıra, işsizliğe, krizin faturasının emekçilere çıkartılmasına, sefalet ücretine, hayat pahalılığına karşı çıkmak için alanlarda olunması gerektiğini söyledi."Her gün 1 Mayıs olmalı, bilinçli ve kararlı mücadelemizi sürdürmeliyiz."

SALİH AKDEMİR (Konvekta, Sefaköy Şb.)
Kapitalist ekonomik işleyişteki kriz süreçlerini ve son yaşananları değerlendirerek, "işverenler krizden çıkış tedbirlerini, biz emekçilerin kazanımlarının ortadan kaldırılmasına dayandırmak istiyorlar" dedi.
Kriz döneminde işverenlerin birbirlerine karşı rekabet avantajı yakalamak için devlet olanaklarından daha fazla pay elde etmeye çalıştıklarını belirtti: "Bu yüzden, rüşvetin, yolsuzluğun ve çeteleşmelerin bu dönemlerde yoğunlaşması ve açığa çıkması tesadüf değildir." Kriz dönemindeki örgütlü sendikal mücadelenin toplumu daha derinden etkileyerek, kazanımlar getirebileceğine dikkat çekti.
Cumhuriyetin 75 yılında gelir dağılımındaki değişimleri ortaya koyarak, yaklaşan seçimlerin emekçileri mutlu edecek çözümler getirmeyeceğini belirtti.

ABDULLAH ÖZKAN(Container, İzmir Şb.)
İşyerindeki kriz sonucu üretimin durması nedeniyle, "işten atılmaları önlemek için ücretli ve yarı ücretli izinleri işçilerin oybirliği ile kabul ettik." Dedi. Mart ayında, işverenin beklediği işleri alamaması nedeniyle, 400 civarında işçinin çıkışlarının gündeme geldiğini, işverenin ihbar ve kıdem tazminatlarını tek seferde ödemeyi ve işe alımda onlara öncelik vermeyi kabul ettiğini anlattı. "İzmir'de pek çok büyük şirket kapılarına kilit vurmuş durumda." diyerek, işten çıkartılan arkadaşların mesajını iletti: "sanmasınlar ki işyerinden çıktık, sendikamızdan koptuk... Bizler her zaman sizinleyiz. Bizler diğer işyerlerine ulaşarak onlara önderlik yapıp, sendikamızı güçlendireceğiz."

NİHAT AKYOL (Çolakoğlu, Gebze Şb.)
Emekçilerin karşı çıktığı konuların, dayatmalarla yaşama geçirilmek istenmesine dikkat çekerek, taşeronluk, fazla mesai, telafi çalışması gibi konular üzerinde durdu. "Bugün yeni işyeri açmak ya da işçi almak yerine, yasal olmayan fazla mesailer yapılıyor. Sadece bizim işyerimizde bu fazla mesailerle en az 50 kişi isdihdam edilebilir." Zaten ağır çalışma koşulları altındayken, bir de telafi çalışması istenmesinin, çalışanların sağlığını daha da bozacağını belirtti. Konfederasyonlarının birlikte hareketle dayatmalara karşı çıkmak zorunda olduklarını söyledi. "Emekçilerin söz sahibi olduğu bir parlamento dileğiyle."

CENGİZ ÖZ (Çemaş, Ankara Şb.)
Şubelerin birleştirilmesi durumunda yetersiz kalması konusundaki tereddütlerini dile getirerek, ardından son grup sözleşmeleri sürecini değerlendirdi. Asgari ücretin yükselmesi durumunda bazı arkadaşların ücretinin asgari ücretin altında kalacağı veya eşitleneceğini söyledi. Emekçilerin sorunlarının ortak olduğunu bir kez daha gördüğünü belirterek, "işten çıkartılan arkadaşları gördükçe içim kan ağlıyor." dedi. Seçim öncesinde, işçi arkadaşlarının nereye oy vereceklerini iyi bildiklerinden emin olduğunu belirtti.

EYÜP ÇELİK (Dikkan, İzmir Şb.)
Kosova'da yaşanan drama dikkat çekerek, bu etnik temizliğin kabul edilemeyeceğini belirtti. "Sorunu çözmek için, Türkiye savaştan çekilmeli ve Kosova sorununun barışçı yollardan çözümü için çaba harcamalıdır." Ülkemizde yaşanan krizin, sermayenin ağzındaki pastayı bölüşme krizi olduğunu belirterek, seçimin de krizin çözümü olarak gündeme getirildiğini söyledi. Mevcut seçim sisteminin egemenler açısından çok fazla değişiklik getirmeyeceğini belirterek "Bizim beklentilerimiz isteklerimiz sermaye sınıfından farklıdır. Bizleri parçalayarak aralarında pay etme mücadelelerine 'hayır, bu böyle gitmez' diyerek yanıt verelim" dedi.

EYÜP KIZILKAYA(Ersa, Ankara Şb.)
Ersa'da üç buçuk yıllık sendikal deneyimi ve son süreçte gündeme gelen işten çıkarmaları ayrıntıları ile anlattı. "Ersa'ya sendikayı nice zorluklarla soktuk, çıkartmaları kolay olmayacak" diyerek mücadeleyi sürdürmek için dayanışma beklediklerini belirtti.
"Ersa'da işten çıkarmaların nedeni kriz değil, sendikayı işyerinden kazımak. Patron bize tazminatlarınızı vereyim, gidin dedi. Biz tazminat değil, iş istiyoruz, sendikamızı istiyoruz, örgütlü toplum istiyoruz dedik. Ersa işçileri adına söz veriyorum ki, sendikamızın ve Disk'in bayrağını yere indirmeyeceğiz..."

KEMAL SARGIN (Arge, 2 No’lu Şb.)
Çevresindekilerin konuştuğu konuların başında geçim zorluğu, işsizlik, terör, Kosova dramı ve seçimlerin geldiğini belirterek, "oyumuzu işçi sınıfından yana olan partilere kullanmalıyız" dedi. Ülkemizde basın yayın organlarının, sermayenin elinde oldukları için olumsuzluklar karşısında gerekli tepkilerin kamuoyuna yansımadığını dile getirerek, "medya, dilediğini başkan, dilediğini vatandaş yapma hakkını kendinde görüyor" dedi. Bu ortamda köklü çözümler üretilmesinin zorunlu olduğunu, Konfederasyonların birlikte davranması gerektiğini belirtti. 1 Mayıs'ın ise, bazı bahanelerle salonlara hapsedilmesine izin verilmemesi, mutlaka alanlarda kutlanması gerektiğini söyledi

ORHAN SAMAN (Beşer Balata, İzmir Şb.)
Kriz sürecinde, işverenlerin repo gibi yöntemlerle karlarını koruduklarını ve krizin tüm yükünü işçilerin üzerine yıktıklarını belirtti. "Yasal değişikliklerin gerçekleşmesini sağlayamazsak, sendikasızlaştırma ve işçi kıyımına devam edilecektir." İşyerinden atılanlara, yardım toplayıp dayanışma gösterdiklerini belirterek, ardından seçimlere değindi. "Gerçek muhalefetin motor gücü olmalıyız" Sevgi, saygı ve hoşgörünün önemini belirterek "orkestradaki enstrümanlar gibi, hepimizden farklı sesler çıkabilir, ama tüm sesler uyum içinde bir melodi oluşturur. Bu melodi, birlik ve beraberliktir. Bu melodi, güven ve mutluluktur, umuttur. Bu melodi, Birleşik Metal-İş Sendikasının senfonisidir"

FATMA ERİŞ (Mayer Wonish, 1 No’lu Şb.)
Bu kurulların, özellikle sendikamıza yeni katılan işyerlerinin öğrenme sürecine büyük katkılar vereceği düşüncesi ile, alınacak karar ve sonuçların örgüte moral ve motivasyon sağlaması dileklerini belirtti. Sendikamızın sahip olduğu enerjinin ortak ve genel çıkarlara yönlendirilmesi durumunda başarının kaçınılmaz olacağını vurgulayarak, "daha etkin bir sendika olmamızın önünde kendimizden başka bir engel bulunmadığını düşünüyoruz" dedi.
Seçimlere ilişkin olarak da, tüm çıkarları aynı olan işçilerin, işçi sınıfının, siyasal tavrının da ortak olması gerektiğini belirterek, "Farklılıkları istismar etmek isteyenlere alet olmayacağız, umutlu bir gelecek programı önermeyenlere oy vermeyeceğiz" dedi.

SEYFİ ÖZCAN (Arge, 2 No’lu Şb.)
Geçtiğimiz toplu sözleşme dönemini değerlendirerek, politikaların yeniden gözden geçirilmesi ve diğer sendikalarla birlikte hareket etmenin yollarının zorlanması gerektiğini söyledi. Bu süreçte Bursa'dan başlayan dalgalanma ile diğer sendikalardan istifaların iyi değerlendirilemediğini belirtti. Gönen tesislerimizin kiralanmasının bir özelleştirme uygulaması gibi algılandığını söyledi. 1 Mayıs'a yönelik olarak, "Diğer sendikalarla birlik sağlanamasa bile, DİSK ve bağlı sendikalar ortak etkinlikler düzenlemelidir." dedi. Seçimlerde neden tek bir partinin desteklenmediğini sorgulayarak, yeni temsilciler yönetmeliğinin işyerlerinde sorun yaratacağını belirtti.

HÜSEYİN ATAÇER (Meksan, 2 No’lu Şb.)
Yıllardır, özelleştirme ve taşeronlaştırma ile süren saldırıların, bugün sendikasızlaştırmaya dönüştüğünü belirterek,"Ortaklaşa eylemci ruhu harekete geçirmenin zamanı geldi." dedi. Yasal yolların tamamen işçi sınıfının aleyhine olduğunu belirterek, "elimiz kolumuz bağlı, Uluslararası dayanışma, konfederasyon ve Demokratik Kitle Örgütleri dayanışması ile tepkilerimizi dile getirebiliriz." dedi. Irak'ta, Kosova'da ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşananların, işçi sınıfının enternasyonel dayanışmasını gerekli kıldığını söyledi. 1Mayıs'ın salonlara kapatılmak istenmesine dikkat çekerek, kitlesel kutlamanın önemini vurguladı.

OSMAN NURİ ASLAN (Asilçelik, Bursa Şb.)
Yıllardır süren siyasi istikrarsızlığa değinerek, hala insanların kime oy verecekleri konusunda kararsız olduklarını belirtti. "Sendikamızın hazırladığı seçim şartnamesini iyi okumalı ve değerlendirmeliyiz. Fikir gazeteleri okumalıyız, içi boş TV ve gazeteler bizi yönlendirmemeli." Özelleştirmenin tüm Türkiye'nin sorunu olduğunu belirterek, "Asilçeliğin özelleştirilmesine karşı tüm şubelerin katılacağı bir imza kampanyası düzenlenmeli, bir faks metni oluşturup, tüm parti merkezlerine iletmeliyiz." dedi. 1 Mayısın, taleplerimizin dile getirilmesi açısından iyi değerlendirilmesi gerektiğini, söyledi. Gönen tesislerimizin kiralanmasının da bu koşullarda isabetli olduğuna inandığını belirtti.

BAYRAM KAVAK (Entil, Eskişehir Şb.)
Bir fıkra ile konuşmasına başlayarak, asıl sorunları unutup, çözümlerin başka yerlerde arandığına dikkat çekti. Anadolu şubelerini birleşmesi ile, bölgedeki işyerlerinde sorunlar yaşanacağını düşündüğünü belirtti. Örgüt arkadaşlığı ve örgüt dostluğu üzerinde durarak, seçimler öncesi işyeri yemekhanesinde yaptıkları bir toplantıda partileri değerlendirerek, bir partiyi desteklemek için ortak karar verdiklerini, kararlarını da yaşama geçirdiklerini söyledi. Gönen tesislerinin daha da harap duruma gelmemesi için bu konuda verilen kararı da doğru bulduklarını belirtti.

YILMAZ KARAKURT (Demisaş, Eskişehir Şb.)
Anadolu Şubelerinin birleşmesi kararının alınma sürecini değerlendirerek, "Bu sendikaya inanıyorum. Geleceğin bu kapıdan olduğuna inanıyorum" dedi. Enerjimizi doğru hedeflere yönlendirmenin önemini vurgulayarak, geriye gidişe dur denmesi gerektiğini söyledi.
Sosyal güvenlik sistemi konusundaki düşüncelerini de açıklayarak, "devletin katkısı olmadan, işçiler yönetimde yer almadan, bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulamaz." Eskişehir bölgesinde yaşanan sıkıntıları da anlatarak, çalışmalarda ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.

GÜVEN ATAR (Ankara Şb.)
Süleyman Yeter'in öldürülmesini ve sendikacılara yapılan baskıları kınayarak, Swisscard ve Ersa işçilerinin mücadelesini anlattı. "Sendikalarının ve DİSK'in bayrağını gururla taşıyorlar.." İşverenlerin birbirlerini destekleyip politika üretmeleri karşısında işçilerin bunu yapamadıklarını belirterek, Organize Sanayi Bölgesindeki örgütlenmelerde işyerlerini kesinlikle terk etmeyeceklerini mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Seçimlerden sonra çıkacak tablonun da işçiler için olumlu sonuçlar getirmeyeceği kanısında olduğunu belirterek "Biz örgütsüzsek, seçimler bizim değil, parababalarının seçimleri oluyor" dedi.

ADNAN GÜZEL (Beksa, Kocaeli Şb.)
Gönen tesislerinin kiralanmasının tabanın onayı alınarak gerçekleştirilmiş olması gerektiğini söyledi. Konfederasyonların geçmişte işverenlerle birlikte hareket etmesini değerlendirerek "sendika yöneticileri hükümet deviren değil, hükümete karşı bizim haklarımızı koruyacak insanlar olsunlar. Birlikte hareket ettikleri kişilerle karşı karşıya gelince nasıl hareket edecekler" dedi. Toplu sözleşmelerin imzalandığı sürece de dikkat çekerek, bu sözleşmenin imzalanmasının fabrikada sorunlar yarattığını söyledi.


Konuşmaların ardından Genel Yönetim Kurulu üyelerinden Mehmet Helvacı ve Muzaffer Şahin soruları ve eleştirileri yanıtlamak üzere söz aldılar.

MEHMET HELVACI
Toplu sözleşme sürecinin her zaman zorlu geçtiğine dikkat çekerek, sendikamızda tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesi gereği, sözleşme sürecinde de toplantılarla, tartışma ve değerlendirmeler yapıldığını belirtti. TİS komisyonlarında, işyerlerinde, temsilcilerle ve şubelerde bu tartışmaların yapıldığını ve ortak karar alındığını hatırlattı. 18 Eylül sürecinin de aynı şekilde örgütte tartışıldığını belirterek, Cemaş işyerindeki grup sorunu ile ilgili görüşmelerin de sürdüğünü söyledi.

MUZAFFER ŞAHİN
Özellikle kriz süreci ile ilgili açıklamalar yaparak, sadece işverenlerin değil, bu ülkeye yönetenlerin de krizin sorumlusu olduğunu belirtti.
Bu süreçte sendikamızda yapılan çalışmaları anlattı: "İşyerlerinde uygulanacak politikaların bir bütünlük içinde olması için Kriz Masası oluşturduk. 94 krizinde yapılamayanı yapmak için, süreci ileriye dönük kayıt altına almak için, şubelerden tüm gelişmelerin kriz masasına bildirilmesini istedik" Mücadelede başarı için, tüm sendikaların birlikte davranması gerektiğini, sendikamızı büyütmek için herkesin sorumlu olduğunu, örgütlenmeye katkı sağlaması gerektiğini belirtti. "Dün babamızdan alamadıkları hakları, bugün biz de vermeyeceğiz" 1 Mayıs'ın en olumsuz dönemlerde bile kutlandığını, salonlarda değil, alanlarda kutlamamız gerektiğini söyledi. Genel kurul kararları ile ilgili olarak da, bu kararların yine ve yalnız genel kurulda tartışılıp değişebileceğini vurguladı.

Hazırlanan Temsilciler Kurulu Sonuç Bildirgesini İsmail Bayraktar Okudu. Sonuç Bildirgesinin oylanması ve kabulünün ardından Genel Başkanımız kapanış konuşmasını yaptı.

KAMİL KİNKIR
“Kurulumuz oldukça yararlı görüşmeler yaptı. Katkı veren, görüş ve eleştirileri ile katkı veren tüm arkadaşlarıma Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
Kriz sürecine ilişkin ortaya konulan yaklaşımlar tümüyle demokratik bir işleyiş içinde ortaya konulan somut bilgiler temeline kurulmuştur. Elbette üyelerimizin her türlü hak ve çıkarlarını gözeten temel yaklaşımımız bize ışık tutmuştur.
(...)Gönen Kemal Türkler tesisine yönelik değerlendirmemiz, tümüyle örgütü başa alan bir anlayışa dayanıyor. Gelecekte Tesisimiz hem üyelerimize hem de adına yakışır bir düzeye kavuşturulmuş olacaktır.
(...) Bugün hakları ve örgütleri için direniş yapan, özelleştirmeye karşı mücadele veren ve Sendikamızda örgütlenmek için herşeyi göze alan ayrımsız tüm işçiler bizim kardeşlerimizdir. Onlara sahip çıkmak sendika olarak en başta gelen ödevimizdir.”


birmet@ibm.net