DAHA ETKİN BİR SENDİKA İÇİN
“TÜM ENERJİMİZ BÜYÜMEYE...”
Genel
Temsilciler Kurulumuz, 10 Nisan 1999 tarihinde Kadıköy'de toplandı.
Afişlerle ve pankartlarla donatılmış olan salonda, sıcak merhabalaşmaların
ardından Örgütlenme Daire Başkanımız toplantıyı başlattı.
Genel Başkanımız, ülkenin ve sendikamızın gündemini içeren Açış konuşmasını
yaptı.
KAMİL
KİNKIR:
“(...) Dünya üzerindeki çıkar ve Pazar kavgaları giderek daha
sık sıcak savaşlara sahne olmaya başladı. Bugün Avrupa'nın göbeğinde etnik
temizlik cilalı söyleminin altında yatan gerçek faşist bir soykırımdır. Bu
vahşeti ve bundan medet umanları şiddetle kınıyoruz. Bu dram, ABD'nin dünyaya
dayattığı senaryonun birer parçasıdır. Tekellerin çıkarları gerektirdiğinde
özelleştirme, gerektirdiğinde MAİ, gerektirdiğinde yeni bir dayatmayı dünya
emekçilerinin karşısına çıkartan ABD, öyle görünüyor ki; egemenliğini kesin
biçimde tesis edinceye kadar da Avrupa'da güç gösterisini sürdürecektir. (...) Bir
kez daha açıkça görülüyor ki savaş; akışı, sonuçları ve tüm faturası ile
emeğe ve emekçiye yönelmektedir. Bu nedenle barış için ısrarlı mücadele
yürütmek işçi sınıfının temel mücadele alanlarından birini oluşturmalıdır.
(...) Sendikamız, yaklaşan seçimlere yönelik oluşturduğu ŞARTNAME ile üyelerinin
taleplerini demokratik biçimde ortaya koydu. Hep birlikte taleplerimizin takipçisi
olmayı da başaracağız. (...) Küresel ve ekonomik krizin en yoğun etkilediği
sektörler arasında metal de bulunuyor. İhracat miktarları, kapasite kullanma oranları
ve sektörel büyüme/küçülme oranları izlendiğinde belli bir durgunluğun
yaşandığı görülmektedir. İşyerleri düzeyinde ortaya çıkan sorunlara tümüyle
sizlerden gelen ve işyeri gerçeğini yansıtan bilgiler ışığında sendikal politika
oluşturmaya çalıştık. Ancak herkes bilmelidir ki, özverimizin de bir sınırı
olacaktır.”
Açış konuşmasının ardından, temsilci ve baştemsilciler söz
aldı.
ÖZGEN KALKAN (Asilçelik, Bursa Şb.)
Asilçelik fabrikasının
özelleştirilmek istenmesi karşısında daha uyanık ve hızlı hareket etmek
gerektiğini belirtti "Asilçelik özel sektördeyken zarar ediyor bahanesiyle
devlete satılmıştı. Şimdi ise, kar etmeye başlayınca sermayenin iştahını
kabarttı"
Yaklaşan genel seçimlerle ilgili olarak da "bizden yana olmayan, kavgalarıyla,
çeteleriyle, zorbalarıyla babamı yönetenlerin, beni de yönetmek istedikleri
ortada." dedi.
Gönen tesisleri konusunda da gönüllülük temelinde kampanyalar düzenlenebileceğini
belirtti.
CAFER KURT (Şenkaya
, İzmir Şb.)
1 Mayıs'ın işçi sınıfı
için önemini vurgulayarak, "sıradan bir gün gibi gelip geçer hale getirilse
de, bu uğurda verilen canların yükselttiği yerden mücadeleyi sürdürmek namus
borcumuzdur" dedi. 1 Mayıs'ta, halaylar çekmenin yanısıra, işsizliğe,
krizin faturasının emekçilere çıkartılmasına, sefalet ücretine, hayat
pahalılığına karşı çıkmak için alanlarda olunması gerektiğini söyledi."Her
gün 1 Mayıs olmalı, bilinçli ve kararlı mücadelemizi sürdürmeliyiz."
SALİH AKDEMİR (Konvekta,
Sefaköy Şb.)
Kapitalist ekonomik işleyişteki kriz süreçlerini ve son yaşananları
değerlendirerek, "işverenler krizden çıkış tedbirlerini, biz emekçilerin
kazanımlarının ortadan kaldırılmasına dayandırmak istiyorlar" dedi.
Kriz döneminde işverenlerin birbirlerine karşı rekabet avantajı yakalamak için
devlet olanaklarından daha fazla pay elde etmeye çalıştıklarını belirtti: "Bu
yüzden, rüşvetin, yolsuzluğun ve çeteleşmelerin bu dönemlerde yoğunlaşması ve
açığa çıkması tesadüf değildir." Kriz dönemindeki örgütlü sendikal
mücadelenin toplumu daha derinden etkileyerek, kazanımlar getirebileceğine dikkat
çekti.
Cumhuriyetin 75 yılında gelir dağılımındaki değişimleri ortaya koyarak, yaklaşan
seçimlerin emekçileri mutlu edecek çözümler getirmeyeceğini belirtti.
ABDULLAH ÖZKAN(Container, İzmir Şb.)
İşyerindeki kriz sonucu
üretimin durması nedeniyle, "işten atılmaları önlemek için ücretli ve
yarı ücretli izinleri işçilerin oybirliği ile kabul ettik." Dedi. Mart
ayında, işverenin beklediği işleri alamaması nedeniyle, 400 civarında işçinin
çıkışlarının gündeme geldiğini, işverenin ihbar ve kıdem tazminatlarını tek
seferde ödemeyi ve işe alımda onlara öncelik vermeyi kabul ettiğini anlattı. "İzmir'de
pek çok büyük şirket kapılarına kilit vurmuş durumda." diyerek, işten
çıkartılan arkadaşların mesajını iletti: "sanmasınlar ki işyerinden
çıktık, sendikamızdan koptuk... Bizler her zaman sizinleyiz. Bizler diğer
işyerlerine ulaşarak onlara önderlik yapıp, sendikamızı güçlendireceğiz."
NİHAT AKYOL (Çolakoğlu,
Gebze Şb.)
Emekçilerin karşı
çıktığı konuların, dayatmalarla yaşama geçirilmek istenmesine dikkat çekerek,
taşeronluk, fazla mesai, telafi çalışması gibi konular üzerinde durdu. "Bugün
yeni işyeri açmak ya da işçi almak yerine, yasal olmayan fazla mesailer yapılıyor.
Sadece bizim işyerimizde bu fazla mesailerle en az 50 kişi isdihdam edilebilir."
Zaten ağır çalışma koşulları altındayken, bir de telafi çalışması
istenmesinin, çalışanların sağlığını daha da bozacağını belirtti.
Konfederasyonlarının birlikte hareketle dayatmalara karşı çıkmak zorunda
olduklarını söyledi. "Emekçilerin söz sahibi olduğu bir parlamento
dileğiyle."
CENGİZ ÖZ (Çemaş,
Ankara Şb.)
Şubelerin birleştirilmesi durumunda yetersiz kalması konusundaki tereddütlerini dile
getirerek, ardından son grup sözleşmeleri sürecini değerlendirdi. Asgari ücretin
yükselmesi durumunda bazı arkadaşların ücretinin asgari ücretin altında kalacağı
veya eşitleneceğini söyledi. Emekçilerin sorunlarının ortak olduğunu bir kez daha
gördüğünü belirterek, "işten çıkartılan arkadaşları gördükçe içim
kan ağlıyor." dedi. Seçim öncesinde, işçi arkadaşlarının nereye oy
vereceklerini iyi bildiklerinden emin olduğunu belirtti.
EYÜP ÇELİK (Dikkan,
İzmir Şb.)
Kosova'da yaşanan drama dikkat çekerek, bu etnik temizliğin kabul edilemeyeceğini
belirtti. "Sorunu çözmek için, Türkiye savaştan çekilmeli ve Kosova
sorununun barışçı yollardan çözümü için çaba harcamalıdır." Ülkemizde
yaşanan krizin, sermayenin ağzındaki pastayı bölüşme krizi olduğunu belirterek,
seçimin de krizin çözümü olarak gündeme getirildiğini söyledi. Mevcut seçim
sisteminin egemenler açısından çok fazla değişiklik getirmeyeceğini belirterek "Bizim
beklentilerimiz isteklerimiz sermaye sınıfından farklıdır. Bizleri parçalayarak
aralarında pay etme mücadelelerine 'hayır, bu böyle gitmez' diyerek yanıt
verelim" dedi.
EYÜP KIZILKAYA(Ersa, Ankara Şb.)
Ersa'da üç buçuk yıllık
sendikal deneyimi ve son süreçte gündeme gelen işten çıkarmaları ayrıntıları ile
anlattı. "Ersa'ya sendikayı nice zorluklarla soktuk, çıkartmaları kolay
olmayacak" diyerek mücadeleyi sürdürmek için dayanışma beklediklerini
belirtti.
"Ersa'da işten çıkarmaların nedeni kriz değil, sendikayı işyerinden
kazımak. Patron bize tazminatlarınızı vereyim, gidin dedi. Biz tazminat değil, iş
istiyoruz, sendikamızı istiyoruz, örgütlü toplum istiyoruz dedik. Ersa işçileri
adına söz veriyorum ki, sendikamızın ve Disk'in bayrağını yere
indirmeyeceğiz..."
KEMAL SARGIN (Arge, 2
No’lu Şb.)
Çevresindekilerin konuştuğu
konuların başında geçim zorluğu, işsizlik, terör, Kosova dramı ve seçimlerin
geldiğini belirterek, "oyumuzu işçi sınıfından yana olan partilere
kullanmalıyız" dedi. Ülkemizde basın yayın organlarının, sermayenin elinde
oldukları için olumsuzluklar karşısında gerekli tepkilerin kamuoyuna
yansımadığını dile getirerek, "medya, dilediğini başkan, dilediğini
vatandaş yapma hakkını kendinde görüyor" dedi. Bu ortamda köklü
çözümler üretilmesinin zorunlu olduğunu, Konfederasyonların birlikte davranması
gerektiğini belirtti. 1 Mayıs'ın ise, bazı bahanelerle salonlara hapsedilmesine izin
verilmemesi, mutlaka alanlarda kutlanması gerektiğini söyledi
ORHAN SAMAN (Beşer
Balata, İzmir Şb.)
Kriz sürecinde, işverenlerin
repo gibi yöntemlerle karlarını koruduklarını ve krizin tüm yükünü işçilerin
üzerine yıktıklarını belirtti. "Yasal değişikliklerin gerçekleşmesini
sağlayamazsak, sendikasızlaştırma ve işçi kıyımına devam edilecektir."
İşyerinden atılanlara, yardım toplayıp dayanışma gösterdiklerini belirterek,
ardından seçimlere değindi. "Gerçek muhalefetin motor gücü olmalıyız"
Sevgi, saygı ve hoşgörünün önemini belirterek "orkestradaki enstrümanlar
gibi, hepimizden farklı sesler çıkabilir, ama tüm sesler uyum içinde bir melodi
oluşturur. Bu melodi, birlik ve beraberliktir. Bu melodi, güven ve mutluluktur, umuttur.
Bu melodi, Birleşik Metal-İş Sendikasının senfonisidir"
FATMA ERİŞ (Mayer
Wonish, 1 No’lu Şb.)
Bu kurulların, özellikle
sendikamıza yeni katılan işyerlerinin öğrenme sürecine büyük katkılar vereceği
düşüncesi ile, alınacak karar ve sonuçların örgüte moral ve motivasyon sağlaması
dileklerini belirtti. Sendikamızın sahip olduğu enerjinin ortak ve genel çıkarlara
yönlendirilmesi durumunda başarının kaçınılmaz olacağını vurgulayarak, "daha
etkin bir sendika olmamızın önünde kendimizden başka bir engel bulunmadığını
düşünüyoruz" dedi.
Seçimlere ilişkin olarak da, tüm çıkarları aynı olan işçilerin, işçi
sınıfının, siyasal tavrının da ortak olması gerektiğini belirterek, "Farklılıkları
istismar etmek isteyenlere alet olmayacağız, umutlu bir gelecek programı önermeyenlere
oy vermeyeceğiz" dedi.
SEYFİ ÖZCAN (Arge, 2
No’lu Şb.)
Geçtiğimiz toplu sözleşme
dönemini değerlendirerek, politikaların yeniden gözden geçirilmesi ve diğer
sendikalarla birlikte hareket etmenin yollarının zorlanması gerektiğini söyledi. Bu
süreçte Bursa'dan başlayan dalgalanma ile diğer sendikalardan istifaların iyi
değerlendirilemediğini belirtti. Gönen tesislerimizin kiralanmasının bir
özelleştirme uygulaması gibi algılandığını söyledi. 1 Mayıs'a yönelik olarak, "Diğer
sendikalarla birlik sağlanamasa bile, DİSK ve bağlı sendikalar ortak etkinlikler
düzenlemelidir." dedi. Seçimlerde neden tek bir partinin desteklenmediğini
sorgulayarak, yeni temsilciler yönetmeliğinin işyerlerinde sorun yaratacağını
belirtti.
HÜSEYİN ATAÇER (Meksan, 2 No’lu Şb.)
Yıllardır, özelleştirme ve
taşeronlaştırma ile süren saldırıların, bugün sendikasızlaştırmaya
dönüştüğünü belirterek,"Ortaklaşa eylemci ruhu harekete geçirmenin
zamanı geldi." dedi. Yasal yolların tamamen işçi sınıfının aleyhine
olduğunu belirterek, "elimiz kolumuz bağlı, Uluslararası dayanışma,
konfederasyon ve Demokratik Kitle Örgütleri dayanışması ile tepkilerimizi dile
getirebiliriz." dedi. Irak'ta, Kosova'da ve dünyanın diğer bölgelerinde
yaşananların, işçi sınıfının enternasyonel dayanışmasını gerekli
kıldığını söyledi. 1Mayıs'ın salonlara kapatılmak istenmesine dikkat çekerek,
kitlesel kutlamanın önemini vurguladı.
OSMAN NURİ ASLAN (Asilçelik,
Bursa Şb.)
Yıllardır süren siyasi
istikrarsızlığa değinerek, hala insanların kime oy verecekleri konusunda kararsız
olduklarını belirtti. "Sendikamızın hazırladığı seçim şartnamesini iyi
okumalı ve değerlendirmeliyiz. Fikir gazeteleri okumalıyız, içi boş TV ve gazeteler
bizi yönlendirmemeli." Özelleştirmenin tüm Türkiye'nin sorunu olduğunu
belirterek, "Asilçeliğin özelleştirilmesine karşı tüm şubelerin
katılacağı bir imza kampanyası düzenlenmeli, bir faks metni oluşturup, tüm parti
merkezlerine iletmeliyiz." dedi. 1 Mayısın, taleplerimizin dile getirilmesi
açısından iyi değerlendirilmesi gerektiğini, söyledi. Gönen tesislerimizin
kiralanmasının da bu koşullarda isabetli olduğuna inandığını belirtti.
BAYRAM KAVAK (Entil, Eskişehir Şb.)
Bir fıkra ile konuşmasına
başlayarak, asıl sorunları unutup, çözümlerin başka yerlerde arandığına dikkat
çekti. Anadolu şubelerini birleşmesi ile, bölgedeki işyerlerinde sorunlar
yaşanacağını düşündüğünü belirtti. Örgüt arkadaşlığı ve örgüt dostluğu
üzerinde durarak, seçimler öncesi işyeri yemekhanesinde yaptıkları bir toplantıda
partileri değerlendirerek, bir partiyi desteklemek için ortak karar verdiklerini,
kararlarını da yaşama geçirdiklerini söyledi. Gönen tesislerinin daha da harap
duruma gelmemesi için bu konuda verilen kararı da doğru bulduklarını belirtti.
YILMAZ KARAKURT (Demisaş,
Eskişehir Şb.)
Anadolu Şubelerinin birleşmesi
kararının alınma sürecini değerlendirerek, "Bu sendikaya inanıyorum.
Geleceğin bu kapıdan olduğuna inanıyorum" dedi. Enerjimizi doğru hedeflere
yönlendirmenin önemini vurgulayarak, geriye gidişe dur denmesi gerektiğini söyledi.
Sosyal güvenlik sistemi konusundaki düşüncelerini de açıklayarak, "devletin
katkısı olmadan, işçiler yönetimde yer almadan, bir sosyal güvenlik sistemi
oluşturulamaz." Eskişehir bölgesinde yaşanan sıkıntıları da anlatarak,
çalışmalarda ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
GÜVEN ATAR (Ankara
Şb.)
Süleyman Yeter'in
öldürülmesini ve sendikacılara yapılan baskıları kınayarak, Swisscard ve Ersa
işçilerinin mücadelesini anlattı. "Sendikalarının ve DİSK'in bayrağını
gururla taşıyorlar.." İşverenlerin birbirlerini destekleyip politika
üretmeleri karşısında işçilerin bunu yapamadıklarını belirterek, Organize Sanayi
Bölgesindeki örgütlenmelerde işyerlerini kesinlikle terk etmeyeceklerini mücadeleyi
sürdüreceklerini söyledi. Seçimlerden sonra çıkacak tablonun da işçiler için
olumlu sonuçlar getirmeyeceği kanısında olduğunu belirterek "Biz
örgütsüzsek, seçimler bizim değil, parababalarının seçimleri oluyor"
dedi.
ADNAN GÜZEL (Beksa,
Kocaeli Şb.)
Gönen tesislerinin kiralanmasının tabanın onayı alınarak gerçekleştirilmiş
olması gerektiğini söyledi. Konfederasyonların geçmişte işverenlerle birlikte
hareket etmesini değerlendirerek "sendika yöneticileri hükümet deviren değil,
hükümete karşı bizim haklarımızı koruyacak insanlar olsunlar. Birlikte hareket
ettikleri kişilerle karşı karşıya gelince nasıl hareket edecekler" dedi.
Toplu sözleşmelerin imzalandığı sürece de dikkat çekerek, bu sözleşmenin
imzalanmasının fabrikada sorunlar yarattığını söyledi.
Konuşmaların
ardından Genel Yönetim Kurulu üyelerinden Mehmet Helvacı ve Muzaffer Şahin soruları
ve eleştirileri yanıtlamak üzere söz aldılar.
MEHMET HELVACI
Toplu sözleşme sürecinin her
zaman zorlu geçtiğine dikkat çekerek, sendikamızda tabanın söz ve karar sahibi
olması ilkesi gereği, sözleşme sürecinde de toplantılarla, tartışma ve
değerlendirmeler yapıldığını belirtti. TİS komisyonlarında, işyerlerinde,
temsilcilerle ve şubelerde bu tartışmaların yapıldığını ve ortak karar
alındığını hatırlattı. 18 Eylül sürecinin de aynı şekilde örgütte
tartışıldığını belirterek, Cemaş işyerindeki grup sorunu ile ilgili
görüşmelerin de sürdüğünü söyledi.
MUZAFFER
ŞAHİN
Özellikle kriz süreci ile ilgili
açıklamalar yaparak, sadece işverenlerin değil, bu ülkeye yönetenlerin de krizin
sorumlusu olduğunu belirtti.
Bu süreçte sendikamızda yapılan çalışmaları anlattı: "İşyerlerinde
uygulanacak politikaların bir bütünlük içinde olması için Kriz Masası oluşturduk.
94 krizinde yapılamayanı yapmak için, süreci ileriye dönük kayıt altına almak
için, şubelerden tüm gelişmelerin kriz masasına bildirilmesini istedik"
Mücadelede başarı için, tüm sendikaların birlikte davranması gerektiğini,
sendikamızı büyütmek için herkesin sorumlu olduğunu, örgütlenmeye katkı
sağlaması gerektiğini belirtti. "Dün babamızdan alamadıkları hakları,
bugün biz de vermeyeceğiz" 1 Mayıs'ın en olumsuz dönemlerde bile
kutlandığını, salonlarda değil, alanlarda kutlamamız gerektiğini söyledi. Genel
kurul kararları ile ilgili olarak da, bu kararların yine ve yalnız genel kurulda
tartışılıp değişebileceğini vurguladı.
Hazırlanan Temsilciler Kurulu Sonuç
Bildirgesini İsmail Bayraktar Okudu. Sonuç Bildirgesinin oylanması ve kabulünün
ardından Genel Başkanımız kapanış konuşmasını yaptı.
KAMİL KİNKIR
“Kurulumuz oldukça yararlı
görüşmeler yaptı. Katkı veren, görüş ve eleştirileri ile katkı veren tüm
arkadaşlarıma Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
Kriz sürecine ilişkin ortaya konulan yaklaşımlar tümüyle demokratik bir işleyiş
içinde ortaya konulan somut bilgiler temeline kurulmuştur. Elbette üyelerimizin her
türlü hak ve çıkarlarını gözeten temel yaklaşımımız bize ışık tutmuştur.
(...)Gönen Kemal Türkler tesisine yönelik değerlendirmemiz, tümüyle örgütü başa
alan bir anlayışa dayanıyor. Gelecekte Tesisimiz hem üyelerimize hem de adına
yakışır bir düzeye kavuşturulmuş olacaktır.
(...) Bugün hakları ve örgütleri için direniş yapan, özelleştirmeye karşı
mücadele veren ve Sendikamızda örgütlenmek için herşeyi göze alan ayrımsız tüm
işçiler bizim kardeşlerimizdir. Onlara sahip çıkmak sendika olarak en başta gelen
ödevimizdir.”
birmet@ibm.net |