İşyerlerinde okunacak bildiri metni.
SOSYAL GÜVENLİK HAKKIMIZ TEHDİT ALTINDA!
“MEZARDA EMEKLİLİĞİ” KABUL ETMEYECEĞİZ!
Yıllardır ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilen
“mezarda emeklilik” tasarısı yine gündemde. “Sosyal güvenlik sisteminin” tek
sorunu emeklilik yaşı değildir; emeklilik yaşını yükseltmek reform değildir.
İşsizlik sigortası ve işgüvencesi sağlanmadan, sigortasız çalışma önlenmeden,
sosyal güvenliğe düzenli devlet katkısı sağlanmadan bu konuda atılacak hiçbir
adımı kabul etmeyeceğiz.
Bu konuda bu kadar ısrar edilmesinin ardında IMF’nin
dayatmaları yer alıyor. Bu dayatmanın ardında sosyal güvenlik harcamalarının
kısılmasını, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini öngören yeni liberal ekonomi
anlayışı yatıyor. “Sosyal güvenlik reformu” olarak adlandırılan bu
hazırlıklar sağlık ve sosyal güvenlik alanında kazanılmış tüm hakların
aşamalı olarak geri alınmasını amaçlıyor. Bütün bunlar sosyal devleti tümüyle
tasfiye etmeyi amaçlıyor.
SSK’nın asıl sorunu emeklilik yaşı değildir.
Televizyonlara çıkıp SSK’nın emeklilik yaşı yüzünden battığını iddia eden
Çalışma Bakanı’na ve Hükümete soruyoruz:
1- Devletin SSK’ya hiçbir parasal katkısı
olmadığı halde, SSK fonları yıllarca devlet tarafından ucuz ve bedava kaynak olarak
kullanılmamış mıdır? 1965 - 1993 arasındaki SSK fonları enflasyonun üzerinde
değerlendirilseydi Kurum’un kasasında 20 milyar dolar olmayacak mıydı?
2- SSK 450 trilyon lira prim alacağını neden
toplamamaktadır? Devletin iç ve dış borç faiz giderleri olarak ayırdığı 10
katrilyon liranın yanında, 1.2 katrilyon liralık SSK açığının öne çıkarılması
sosyal devletten uzaklaşmaya yönelik bilinçli bir tercih değil midir?
3- Sosyal güvenlik alanındaki en önemli sorun
kayıtdışı ekonomi, yani sigortasız çalışma değil midir? Bugün Türkiye’de
yaklaşık 4.5 milyon işçi sigortasız çalıştırılmaktadır. Kayıtdışı
ekonominin kayıt altına alınması durumundaki SSK’nın gelirleri 1.7 katrilyon
arttırılması mümkün değil midir?
4- İşgüvencesi ve işsizlik sigortasının olmadığı
bir ortamda, emeklilik yaşının yükseltilmesinin “mezarda emeklilik” anlamına
geldiğini görmüyor musunuz? Ortalama emekliye ayrılma yaşının 50, emeklilerin yaş
ortalamasının 57, emeklilerin ortalama ölüm yaşının ise 65 olduğu ülkemizde,
sigortalının 60’lı yaşlara kadar fiilen çalışması mümkün müdür?
Bu gerçekler ortadayken “Sosyal Güvenlik Reformu” adı
altında sadece emeklilik yaşıyla oynamanın esas nedeni sosyal güvenlik kavramını
yok etmektir. Bütün bunlar sosyal devleti tasfiye etmekten başka birşey değildir. Biz
bu yaklaşımı esastan reddediyoruz.
Gerçek bir reform paketinde:
1. SSK özerk ve demokratik olmalıdır.
2. Sosyal güvenliğe düzenli devlet katkısı
sağlanmalıdır.
3. İşgüvencesi ve işsizlik sigortası sağlanmalıdır.
4. Kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınmalı. Sigortasız
çalışma önlenmelidir.
5. Emeklilere insanca yaşayabilecekleri bir ücret
verilmelidir.
6. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller
kaldırılmalıdır.
Bütün bu koşullar gerçekleştirilmediği takdirde, “Sosyal
Güvenlik Formu” adı altında gündeme getirilecek dayatmaları reddettiğimizi ve
bunun için her tür meşru mücadele yöntemini kullanacağımızı birkez daha ifade
ediyoruz.
DİSK Yönetim Kurulu
birmet@ibm.net |