BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI GAZETESİ      Sayı 122 (Kasım 1998)

CUMHURİYET VE 75 YILDA EĞİTİM

Ekonomik alanda olduğu gibi eğitim alanında da Cumhuriyetin tutumunu belirleyen en önemli etken; 17 Şubat- 4 Mart 1923 tarihleri arasında yapılan İzmir İktisat Kongresidir. Burada çeşitli sorunlarla birlikte eğitim da ele alınmıştır.

Mustafa Kemal, 1 Mart 1924 tarihinde Mecliste yaptığı konuşmada eğitim ve öğretim kurumlarının tekleştirilmesi gerektiğini vurguladıktan sonra 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat yani "Eğitim ve Öğretimin Birliği" Yasası kabul edildi.

EĞİTİM YATIRIMLARI

Bir ülkenin herhangi bir konuya verdiği önem ve önceliğin göstergelerinden biri, "bütçeden ayrılan pay" olduğuna göre eğitime ayrılan paylara kimi yıllar açısından baktığımızda;

1963'te Bütçenin % 12,9’unun eğitime ayrıldığını görüyoruz.
Bu oran 1973'te % 7,3’e düşüyor.
1980'de ise % 3,6 dır.
1990'larda % 2'nin altına düşmüştür.

Bunun sonucu olarak OKUR/YAZARLIK oranları da şöyle gelişmiştir:

1935- % 19 1955- % 41 1970 -% 55
1945- % 29 1960- % 40 1975- % 62
1950- % 32 1965- % 49 1980- % 67

Bu nüfusun % 29'unun hiç bir kurumu bitirmeden okuma yazma öğrenmeyi başardığı dikkate alındığında tablo daha anlamlı olmaktadır.

Cumhuriyet Dönemi Eğitimindeki Sayısal Gelişim

 

OKUL SAYISI

ÖĞRENCİ SAYISI

ÖĞRETMEN SAYISI

1924 1997

1924

1997 1924 1997
İlköğretim

5.010

56.183 351.835 9.462.787 11.292 284.577
Ortaöğretim 46 5.641 3.799 2.609.514 383 141.431
Yuksek öğretim: 9 1.430 2.914 1.213.165 307 52.907

EĞİTİM ÜRETİM İÇİNDİR: KÖY ENSTİTÜLERİ

Cumhuriyet dönemi eğitimi hakkında çok ayrıntılı değerlendirmeler yapılabilir. Ancak biz bu yazımızı Cumhuriyetin en önemli eğitim atılımı olan KÖY ENSTİTÜLERİ’ne ayırmak istiyoruz.

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Anadolu kalkınmasının ancak eğitim ile mümkün olabileceği gerçeği kavranmış ve bu yönde arayışlar yoğunlaştırılmıştır.

1937-46 yılları arasında EĞİTMEN uygulamasına geçilerek, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Siirt ve Van dışında tüm illerde uygulamaya konuldu. Alınan sonuçlar özendiriciydi. Kentleşmenin yeterince gelişmediği, nüfusun kırsal alanda yaşadığı bir ülkede kalkınmanın temel koşulunun KÖY-OKUL-ÖĞRETMEN üçgeni olduğu görülüyordu.

Köye gidecek öğretmenin köy yaşamı içinde gerekebilecek teorik ve pratik bilgilere de sahip olması, marangozluk, demircilik, halıcılık, arıcılık, ziraat vb. bilmesi gerekiyordu. Böylece öğretmen salt okulda değil, yaşamın her alanına rehberlik yapacak, köyü, halkı ve ülkeyi aydınlatma görevini yerine getirecekti. Bu yaklaşımın sonucu olarak; " iş içinde, iş yolu ile iş eğitimi" ilke olarak benimsendi. Yani eğitimin, üretim için yapılması politikası benimsendi.

Yoksul köylü ailesinin parasız yatılı olarak okula alınan çocuğunun ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması, yoksul Anadolu için de Köy Enstitülerini çekim merkezi yapıyordu. Okula adım atan öğrenci "kutsal öğretmenlik" mesleğinin heyecanı ve cumhuriyet değerlerinin şevki ile dolu olarak yetişiyor, bunun heyecanını ilk günden itibaren hissetmeye başlıyordu. Ülkeyi aydınlatma mücadelesi, aynı zamanda kazanılan bağımsızlığın da korunmasının temel yollarından biri olarak kabul edilmekteydi.

Öğrenciler, teorik dersleri bilimsel veriler ışığında ayrıntılı ve tartışmalı biçimde ele alıyor, kavrıyordu. Bununla yetinilmeyerek son derece ayrıntılı çalışmaların yapılabileceği laboratuvarlarda bilfiil deneyler yaparak öğrenma olanaklarına sahip bulunuyorlardı. İş derslerinde kimi zaman okulun ihtiyacı olan sandalye üretiliyor, kimi zaman bir duvar örülüyor bazen de yakın bir köyün yolu veya suyu sağlanıyordu. Böylece öğrenci köylünün-halkın içinde, halkla birlikte olarak ülkenin de gerçeklerinden kopmadan yetişmekteydi. Tarım ve ziraat derslerinde öğrenciler ekim yapıyor, ilaçlama, budama, ürün toplama, yeni tekniklerin denenmesi, arıcılık, konservecilik gibi üretimlerin içinde olunuyordu. Spor derslerinde geleneksel spor dersleri ile birlikte her türlü spor olanakları sunulmaktaydı. Bunlar dışında piyanodan, bağlamaya, flütten, kemana müzik enstrümanları, folklor ve tiyatro gibi etkinlikler "gönüllülük" temelinde öğrenciye sunulmaktaydı.

Zengin okul kütüphaneleri bilimsel eserlerle birlikte ülkenin ve dünyanın çağdaş edebiyatı ile tanışma ve kavrama olanaklarını buluyordu. Nitekim, köy önstitüsü mezunları arasında çok sayıda edebiyatçı, tiyatrocu, müzisyen ve bilim adamı bulunmaktadır.

"Etüd" saatlerinde birlikte ders çalışmak, konular üzerinde tartışmalar yürütmek mümkün olabiliyordu. Bu aynı zamanda tüm öğrencilerin toplu yaşamın demokrasi kültürü ve hoşgörülerinin gelişmesini sağlıyordu.

Bu ortamda mezun olan öğrenci, köye öğretmen olarak gittiğinde, yeteri teorik ve pratik donanıma sahip, kişiliği gelişmiş, önderlik vasıflarına sahip, okulda öğretmen, tarlada zıraatçı, hastası olana sağlıkçı, devlet ile sorunu olana rehber olarak yol gösteriyordu.

1942 yılında kurulmaya başlanmış olan Köy Enstitüleri sayısı, 1950'lerin başında tümü Anadolu'da olmak üzere 21'e ulaşmıştı.

Anadolunun ücra köylerinde kalıcı izler bırakan, edebiyat, sanat ve diğer alanlarda ulusal ve uluslararası değerler kazandıran Köy Enstitüleri, 27 Ocak 1954 yılında çıkartılan 6234 sayılı kanun ile öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.

Köy enstitüleri, genç Cumhuriyetimizin kendi gerçeklerine en uygun eğitim modeli olarak kalıcı izler bırakmıştır.

Ancak, böylesine ülke gerçeği ve ihtiyacına uygun bir eğitim modeli ne yazık ki yaşatılmadı.

Günümüzde eğitim sisteminin ezbere dayandığını, yaşamın gerçeği ile uyumlu bulunmadığını, üretken olmadığını ve fırsat eşitliğinin bozulduğunu iddia eden herkesin bir kez daha dönüp Köy Enstitüleri gerçeğini incelemeleri gerekiyor.

3. bin yılın eşiğinde Köy Enstitüleri, yani üretime yönelik eğitim biçimi, her türlü siyasal kaygıdan uzak olarak halen ülkemizin en çok gereksinim duyduğu eğitim biçimi olmaya devam ediyor.

Anadolunun en ücra köylerine değin "vatanın her karış toprağı birdir" yaklaşımı ile küçümsemeden giden ve yaşamlarını Anadolu'nun aydınlanmasına koyan Cumhuriyet'in tüm eğitim emekçilerini saygı ve minnet ile anıyoruz.


Cumhuriyeti Anlamak  (Birleşik Metal-İş Gazetesi Sayı 122)

gündem - 75. YILDA UNUTULANLAR

75. YILIN ARDINDAN

CUMHURİYET VE 75. YILDA EĞİTİM

75 YILDA TÜRKİYE EKONOMİSİ

CUMHURİYET DÖNEMİNDE SENDİKALAR

CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÇALIŞMA HUKUKU

SAYI 122


birmet@ibm.net

anasayfaya dönüş

Gazetemiz    Kitaplar    Eğitim Notları    Broşür    Afişler    Basın Açıklamaları

İlksöz     Tarihçe    Güncel     2000'lere doğru    Etkinlikler    İdari Yapı     Üst Kuruluşlar

Son güncelleme tarihi 1 Aralık 1998
Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından hazırlanmıştır
birmet@ibm.net