MAI KARŞITI ÇALIŞMA GRUBU  -     BÜLTENLER

30.06.1999

BÜLTEN -2

Türkiye MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubunun
30 Haziran 1999 tarihli olağan toplantısında tartıştığı konular
ve küreselleşmede son gelişmeler.

 

1.  Millenium Round, WTO ve MAI çalışmaları ile 18 Haziran Eylemliliğinin değerlendirilmesi.

Toplantının 1. Maddesinde GAYE YILMAZ’ın Dünya MAI Karşıtları Koalisyonundan, günlük ve haftalık yabancı yayınlardan derlediği konular değerlendirildi.

a )  18 Haziran 1999 tarihinde Almanya’nın KÖLN (Cologne) kentinde yapılan G8’ler Zirve Toplantısı sonuç bildirgesinde yer alan fakat pek tartışılmayan sonuçları:

  • Biz G8’ler, herkesin yararına olan bir Dünya Ticaret Sisteminin inşa edilmesini istiyoruz.
  • WTO ile bütünleşmiş çok taraflı bir ticaret sistemi , ekonomik büyümeyi, istihdamı ve sosyal kalkınmayı teşvik edecek bir uluslar arası ticaret ve yatırım sisteminin temel taşıdır. Bu nedenle biz G8 ülkeleri açık bir ticaret ve yatırım ortamını sağlamaya yönelik taahhütlerimizi tekrarlıyor ve WTO’ya güçlü desteğimizi sürdürdüğümüzü tekrarlıyoruz. Tüm diğer devletleri korumacı yasaları reddetmeye ve piyasalarını liberalizasyona açmaya çağırıyoruz. Henüz, WTO’ya üye olmamış devletleri bir an önce örgüte katılmaya davet ediyoruz.
  • WTO’nun hayati rolünü göz önüne alarak, WTO’nun sivil topluma daha net cevaplar vermesini sağlayacak şeffaf sistemin geliştirilmesi konusunda mutabık olduğumuzu belirtiyoruz. Yeni bir ticaret ve yatırım anlaşmaları turunu başlatacağımız Seattle toplantısının en başarılı şekilde yapılması için elimizden geleni yapacağımızın bilinmesini istiyoruz. Aynı zamanda, yine WTO içersinde çevre, sosyal kalkınma ve sürdürülebilir kalkınma konularını dünya çapında geliştirmek için kararlı olduğumuzun da bilinmesini istiyoruz.
  • Bu nedenlerle biz G8’ler , sürdürülebilir ve kontrol edilebilir sonuçlara ulaşmayı ve geniş katılımlı, kapsamlı hedefleri amaçlayarak tüm ulusları Aralık ayında Seattle’da düzenlenecek WTO Bakanlar Konferansına katılmaya çağırıyoruz. Bu süreçten tüm WTO üyeleri kazançlı çıkmalıdır. Bizler tüm WTO üyelerini gelişmekte olan ve özellikle de en az gelişmiş ülkelerle ilgili konularda bu kesimlerin gerekli gelişmeyi sağlayabilmelerine yardımcı olmaya çağırıyor , yeni raunda tüm üyelerin katkıda bulunması ve bu yeni raunddan faydalanmasını istiyoruz. Bu yeni anlaşmalar raundu, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisine daha fazla entegrasyonuna yardım etmelidir. Bizler , uluslar arası mali, ekonomik, çalışma yaşamı ve çevre alanları ile ilgili tüm örgütlerle daha ileri bir işbirliği ve politik bütünleşmenin de yollarını zorlayacağımızı belirtmek istiyoruz.
  • Çünkü ticaret giderek daha fazla ve daha hızlı küreselleşmektedir, bio teknolojik gelişmelerin sonuçları ile hem ulusal hem de uluslar arası bazda uğraşılmak zorundadır.

b ) G8’lerin 18 Haziran Köln Zirvesinin Kitlesel olarak Protesto edildiği eylemler.

  • LONDRA’DA 18 HAZİRAN GÜNÜ DÜNYA FİNANS PİYASALARINA KARŞI YAPILAN EYLEMLERDE OLAYLAR ÇIKTI

“Kapitalizm karşıtı karnaval” olarak isimlendirilen eylemler sonrasında Londra Borsası 2 gün tatil edilmek zorunda kalındı. (Financial Times 20.6.1999) Almanya – Cologne’deki G8 toplantıları ve kapitalist sistemi protesto amacı ile 40’ı aşkın ülkede finans merkezleri önünde düzenlenen eylemlerin Londra ayağına şehir işçileri de katıldı ve bankacılar ile hisse senedi dealer’ları telefon ile aranarak kendilerinden eyleme katılmaları istendi(dalga geçmek maksadı ile) . Fakat öğleden sonra sarhoş olduğu bildirilen bir iki göstericinin polise taş ve şişe atması ile başlayan olaylar, daha sonra bir eylem otobüsünün üzerindeki bir kadın göstericinin bulunduğu yerden düşerek bir aracın altına girmesi ile daha da şiddetlendi. Akşam saatlerinde Londra Uluslar arası Futures-Options Borsası civarındaki sokaklar bir ayaklanma bölgesi görünümü veriyordu. Bir otomobil show-room’unun camları kırıldı, eylemciler tüm duvarlara ve camlara polise hakaret eden anarşik (?) sloganlar yazdılar. Göstericilerin büyük bir bölümü karnaval ve protesto eylemlerinin sonunda bu tip istenmeyen bir duruma dönüşmesinden üzüntü duyduklarını ve bunun provokatörlerin işi olduğunu belirttiler.

  • KANADA’DAKİ MAİ KARŞITLARI 18 HAZİRAN EYLEMLERİNDEN DOLAYI SUÇLU BULUNDU - SALAMI eylemleri

100’ü aşkın MAİ karşıtı olaylar sonrasında toplanarak eyalet hapishanesine konuldu. Eylemciler 4 ayrı olaydan suçlanıyor : İllegal bir gösteriye katılmaktan, 5000$ civarında zarara sebebiyet vermekten, bir polis memurunu engellemekten ve barış ve toplumsal huzuru bozmaktan. Eylemciler toplumsal huzuru bozma suçunu işlemediklerini belirtiyorlar. Kanada MAİ karşıtları grubu, 25 Mayıs günü de Montreal’de düzenlenen bir uluslar arası konferansta delege başına 1000 $ isteyen Sheraton otelinin girişini işgal etmişlerdi. Kanada’lı Salami isimli grup WTO’nun merkezinin bulunduğu Cenevre’de de PGA ile ortak gösteriler düzenlemiş, bu olaylarda da 100’ü aşkın eylemci tutuklanmıştı. Kanada’da görülen davalarda SALAMİ grubunun savunması kapitalist sistemin ve MAİ’nin ne kadar toplumların aleyhine olduğu yönünde yapılınca yargıçların büyük bir tepkisi ile karşılaştı. Yargı kurulu iddianamede sürekli olarak anarşik eylem deyimini kullandı. Davalılardan bir tanesi savunmasında Martin Luter King’in sözlerine yer vererek: “Yasaya karşı koymak ya da yasalardan kaçmayı savunmuyorum... Bu, anarşiye yol açar. Bilincinin kendisine adil olmadığını söylediği bir yasayı ihlal eden bir birey ve kendisine yapılan haksızlık konusunda toplumu harekete geçirme amacıyla hapis cezasını isteyerek kabul eden bir kişi, gerçekte yasalara en saygılı kişidir.”

Eylemcilerin cezası 6 Temmuzda yapılacak bir mahkeme ile kesinleşecek. Ancak hiç biri para cezasını ödemeyi ya da sözde kamu hizmetine verilmeyi kabul etmiyor, sadece hapis cezasını kabul ediyorlar.

c ) A.B. VE JAPONYA PİYASALARINI SERBEST EKONOMİYE AÇMAK İÇİN YENİ BİR ÇOK TARAFLI ANLAŞMANIN EŞİĞİNDE

(European Voice) Tarafların “Karşılıklı Kabul Sözleşmesi” adı verilen (Mutual Recognition Agreement-MRA) yeni bir anlaşmayı 20 Haziran Cologne G8 zirve toplantısında imzalamaları bekleniyordu. Ancak son dakika duyumları, anlaşmanın imzalanmasının Temmuz ayı sonuna ya da Sonbaharın ilk günlerine bırakıldığı yönünde. Bu yılın başlarında, Japonya kendi ekonomisini kuralsızlaştırma amacı ile 200’ü aşkın yeni adım atmıştı. Fakat Avrupa Komisyonu bu adımların yeterince hızlı ilerlemediğini ya da yeterli olmadığını düşünüyor ve ekliyor : “ Hala atılması gerekli çok önemli adımlar var, Japonya için planlanan yabancı sermaye yatırımı muazzam bir para fakat bu para, gerekli düzenlemeler tam olarak yapılana ve yatırım ortamı daha tercih edilir bir düzeye gelene kadar Japonya’ya gelmeyecek.”Avrupa Birliği benzer bir karşılıklı kuralsızlaştırma anlaşmasını kısa süre önce ABD ile de imzalamıştı. Fakat Japonya geleneksel anlamda kurallarına daha bağlı ve ekonomisini hızla serbestleştirme konusunda daha isteksiz bir ülke. A.B. ve Japonya arasında imzalanması planlanan yeni anlaşmaya göre, A.B. tarafından test edilip, onaylanmış ürünler Japon piyasalarına hiçbir kısıtlama uygulanmaksızın girebilirken, aynı uygulama Japonya tarafından test edilip, onaylanan ürünlerin Birlik pazarlarına girişinde de geçerli olacak. Taraflara göre MRA anlaşması her iki ülkenin yatırımcılarının ve tüketicilerinin (?) maliyetlerini düşürecek ve yabancı ürünlere uygulanan kontrol ve lisans verme işlemlerinde hem zamandan tasarruf edilecek, hem mükerrer işlem yapmaktan kaçınılmış olacak.

d ) ESKİ DÜŞMANLAR İŞBİRLİĞİ YAPMAK İÇİN YENİ BİR YOL ARAYIŞI İÇİNDE

“Avrupa Sendikal hareketi kaale alınan bir güç olarak kalmak istiyorsa, her ne kadar yutması zor bir ilaç olsa da, nefret edilen Patronlarla işbirliği yapmayı öğrenmek zorundadır” (ETUC Genel Sekreteri Emilio Gabaglio’nun ay sonundaki ETUC Kongresinde yapacağı konuşmadan-European Voice) Geride bıraktığımız yüzyılda Avrupa’daki çalışma yaşamı ilişkileri hep “biz ve onlar” şeklinde ifade edilen bir zıtlık içersinde ve işçi-yönetim arasında keskin hatlar çizilerek geçti.

ETUC Genel Sekreteri Emilio Gabaglio ise bu anlayışın artık değiştiğini ve bundan sonraki çalışma yasalarının iki sosyal taraf arasındaki yapıcı diyaloglar doğrultusunda çıkarılması gerektiğini belirtiyor. İlk kez 1992’de imzalanan Maastricht anlaşması ile gündeme gelen ve bu güne kadar yeterince hayat bulamamış olan sosyal diyalog konusunda Avrupa Özel Sektör İşveren Sendikaları UNICE Genel Sekreteri Dırk Hudig ise bu alanda yol kat edilememesinin asıl sebebinin İşçi Sendikalarının modası geçmiş ilke ve ideolojilerde ısrar etmesi olduğunu belirtiyor. Hudig, işçi sendikaları ile aralarında hala büyük düşünce farklılıkları olduğunu, söz gelimi Avrupa ekonomisinin canlandırılması konusunda Sendikaların “ücretler üzerinden talebin arttırılması” önerisine karşılık, UNICE’e göre asıl problemin Avrupa’daki iş adamlarına gerekli güven ortamının sağlanamamış olması olduğunu ve Avrupa’nın derhal cazip bir yatırım alanı haline getirilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Hudig, önce ekonominin sağlıklı bir işleyişe kavuşturulması gerektiğinin ve ancak bundan sonra sosyal konularla ilgilenilebileceğinin altını çiziyor. Hudig, Avrupa sendikalarının bu bağlamda esnekliği kabul etmeleri gerektiğini ve Birliğin de işverenleri tehdit eden kırmızı bandrollü ürün miktarlarını kısıtlama yönünde adımlar atması gerektiğini belirtiyor. Sabah 9, akşam 5 olarak bilinen eski moda çalışma tipinin artık işlerliğini yitirdiğini ekleyen Hudig, part-time çalışmanın full-time çalışma gibi kabul edilmesi ve ek emeklilik katkılarından artık vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyor.

ETUC Genel Sekreteri ise, örgütünün değişen çalışma dünyasının gerektirdiği zorlukları karşılamaya tam anlamı ile hazır olduğunu ve uluslar arası ticaretin küreselleşmesi ile artan rekabet baskıları ve Euro bölgesinin yeni ekonomik gerçekliklerine adapte olmaya hazır olduğunu belirterek İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Almanya Başbakanı Gerhard Schroderin benimsemiş olduğu 3. Yol (Bütünüyle kuralsızlaştırma ile tamamen kurallara bağlı kalma arasındaki orta yol) ilkesini savunan bir görüntü çiziyor.

 

e ) A.B.NİN ABD’DEN HORMONLU ET İTHALİNE KOYDUĞU VE 15 HAZİRAN’DAN İTİBAREN UYGULANACAK OLAN YASAK, 15 ARALIK TARİHİNE ERTELENDİ

Washington ile müzakerelerde bulunmak için zaman kazanmak amacı ile alınan erteleme kararına göre yasağın yeni uygulama tarihi 15 Aralık olarak belirlendi. (European Voice)

f )  AVRUPA, ABD, JAPONYA, GÜNEY KORE VE TAİWAN HÜKÜMETLERİ İLE İŞ ADAMLARI YENİ BİR DÜNYA KONSEYİNİ KURMA KONUSUNDA ANLAŞMAYA VARDI.

Yeni konseyin amacı aralarında ticaretin serbestleşmesi, çevre ve zihinsel iyelik haklarının da bulunduğu bir dizi sorunun üstesinden gelmek olacak.(European Voice)

g )  A.B. VE ABD, TİCARET SAVAŞLARINI DAL BUDAK SALMADAN ÖNLEMEYE YÖNELİK YENİ BİR PLAN HAZIRLIĞI İÇERSİNDE

A.B. VE ABD, dünyanın bu en büyük iki ekonomisi arasında cereyan eden ve hem parasal hem de politik anlamda her iki tarafa da zarar veren ticari uyuşmazlıklara karşı bir “erken uyarı sistemi” kurmak için kolları sıvadı. (European Voice)

Muz, Hormonlu et ve aircraft konularında ortaya çıkan ticari uyuşmazlıkların gündeme geldiği 21 Haziran tarihli G8 zirvesinde, Clinton ve Schroder’in Transatlantik ekonomik işbirliğini zedeleyebilecek bu uyuşmazlıklar için bir erken uyarı sistemi oluşturma konusunda anlaşmaya vardığı belirtiliyor. Clinton’ın daha istekli göründüğü toplantıda, ABD’nin en büyük endişesinin bu küresel ticari uyuşmazlıkların yıl sonunda yapılacak, Millenium Round isimli küresel liberalizasyon turunu tehlikeye sokması olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, iki dünya devi arasındaki ticari sorunların kısa süre önce imzalanan TEP isimli anlaşmada da yer aldığını ancak kurulacak yeni sistemin daha kapsamlı olacağını ifade ediyorlar.

UNİCE Dış İlişkiler Yöneticisi Monique Julien , olayların patlak vermeden önce tespit edilerek müzakerelere başlanması amacıyla atılan bu adımın hayati bir önem taşıdığını , oluşturulacak sistemde TEP yürütme kurulu ve Avrupa Komisyonu Dış İlişkiler Bölümünden temsilcilerin yer almasının planlandığını belirtiyor. Buna karşın, söz konusu yeni düzenlemede, her iki tarafın da bir diğerinin sağlık ve güvenlik yasaları üzerinde veto hakkının olmayacağı açık bir şekilde ifade edilecek. Gerek muz ve gerekse hormonlu et konularında ABD’nin WTO nezdinde açtığı tahkim davalarının başarısı sonucunda Avrupa Birliği 500 milyon Euro değerinde bir para cezası ile karşı karşıya bulunuyor.

h )  WTO’DA BAŞKANLIK KRİZİ

Dünya Ticaret Örgütü üyeleri dün (19 Haziran) haftalardır devam eden WTO Genel Başkanı arayışını temmuz ayının başlarına kadar dondurmaya karar verdiler. (Financial Times)

WTO Genel Yürütme Kuruluna başkanlık eden Ali Mchumo, WTO diplomatlarına yeni WTO Başkanının ABD tarafından ısrarla desteklenen Yeni Zelenda’lı Mike Moore’mu yoksa az gelişmiş güneyin desteğini alan Thailand’lı Supachai Panitchpakdi’mi olacağı konusunda hala bir konsensus sağlanamadığını bildirdi. Mchumo, diplomatlara sorumluluklarını yerine getirme konusunda gerekeni yapmaları çağrısında bulundu. WTO üyesi 134 ülke, örgüt çalışmalarını Nisan ayından bu yana başkansız yürütüyor. Başkan belirlenme süreci biraz daha uzayacak olursa Seattle toplantısının olumsuz etkilenebileceği belirtiliyor. WTO’nun 19 Haziran tarihinde yaptığı toplantıda, yeni adaylar üzerinde görüşmelerin sürdürülmesi konusunda yeni bir eğilimin ortaya çıktığı dikkat çekti.

NOT: 1.07.1999 tarihli WTO açıklamasında iki başkan adayının dönüşümlü olarak bu görevi yapması şeklindeki bir çözüme doğru yöneldiği anlaşılıyor.

i )  KANADA’NIN TAFTA ANLAŞMASI ÇABALARI

ABD, Kanada, Meksika (NAFTA) ve Avrupa Birliği arasında muazzam bir ticaret bölgesi bulunduğunu belirten Kanada Ticaret Bakanı Marchi, transatlantik serbest ticaret alanı projesinin kendileri için ideal ve mutlu bir son anlamına geleceğini belirtiyor. TAFTA anlaşması konusunun henüz bitmediğini sözlerine ekleyen Marchi, ülkesinin bu konuyu tekrar gündeme yerleştirdiğini ve ilerleyen süreçte A.B. liderlerinden cevap beklediğini belirterek, Kanada’nın ilk adım olarak A.B. ile ikili bir serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlanması konusu ile ilgilendiğini ve bu görüşün Avrupa Komisyonu Başkanı Sır Leon Brittan ile yapılacak toplantıda dile getirileceğini ifade ediyor. Komisyon Başkanı Sır Leon Brittan geçtiğimiz yıl ABD ile A.B. arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması önerisinde bulunmuş, ancak Fransa’nın sert tepkisi ile karşılaşınca önerisini geri çekmişti. Ardından Meksika ile Birlik arasında serbest ticaret anlaşması görüşmelerini başlatan Brittan bir yandan da Kanada ile paslaşıyor. Geçtiğimiz hafta Brüksel’de yapılan bir zirvede konuşan Marchi ise A.B. nin öncelikler listesinde Kanada ile Birlik arası ekonomik ilişkilerin geri plana düşmesi endişesini taşıdığını söyledi. Avrupa Birliğinin bir uydusu olarak kalmaya tahammül edemeyeceklerini belirten Marchi, mutlaka ve en kısa sürede ekonomik ortaklığın nasıl geliştirileceğinin yollarını belirlemek zorunda olduklarının altını çizdi.

Marchi, A.Komisyonu ile yapılacak toplantıda A.B.nden , Kanada’nın Fransa tarafından uygulanan bir yasağa ilişkin WTO tahkim kuruluna yaptığı şikayete bir cevap verilene kadar beyaz asbest ithalatına Birlik düzeyinde yasak konmamasını isteyeceğini de belirtti. Birlik Hükümetlerinin büyük bir çoğunluğu geçen ay beyaz asbest ithalatını yasaklama yönünde oy kullanmışlardı. Akciğer kanseri ve solunum yolu hastalıklarına yol açtığı kesinleşen kahverengi ve mavi asbest de daha önce yasaklanmıştı. Tahkim neticelerinin ülkeler arasındaki ticareti etkilememesi amacıyla tazminat ödemeyi yeğleyen A.Birliği ve davacı ülkeler arasında tazminat rakkamları üzerinde de bir mutabakat henüz sağlanamamış bulunuyor.  

j )  DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ ZORUNLU ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ DESTEKLİYOR

Bill Clinton bu hafta Hükümet tarafından yapılan satın almalarla ilgili yeni bir politikayı benimsediklerini duyurdu. 12 Haziran tarih 13126 sayılı yeni yasa ; zorunlu çocuk işçiliği kullanılarak üretilen ürünlerin Devlet tarafından satın alınmasını yasaklıyor. Bu iyi haberin devamı okunduğunda ise WTO’nun ne tip bir Örgüt olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor. Çünkü yasa aynen şöyle devam ediyor ;

Ancak,

(b) Eğer, ürünü satan yabancı ülke WTO kapsamı içindeki Hükümet Satın almaları ya da NAFTA anlaşmasına taraf ise ve ;

c) Satın alma sözleşmesinin değeri WTO’nun ilgili sözleşmesinde veya NAFTA’da belirlenmiş olan ABD eşik değerine eşit ya da bundan daha yüksekse bu yasa uygulanmayacaktır.

Bu madde, WTO kapsamındaki Hükümet Satın Almalarına ilişkin Sözleşme ile A.B.ABD, Kanada, Japonya ve Norveç’in taraf olduğu Çocuk hakları Sözleşmesinin açıkça ihlal edildiğini ortaya koymakta ve Haziran ayı içinde ILO’da imzalanan zorunlu çocuk işçiliğine ilişkin sözleşmenin de ne kadar göstermelik olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır.

k )  A.B. GÜNEY AMERİKA’DA YENİ BİR BİRLİK ÇALIŞMASINA ÖN AYAK OLUYOR.

NOT: Enerji Yapı Yol Sendikasından bir arkadaşın verdiği bu bilginin derinlemesine yapılacak araştırmasını daha sonraki BÜLTEN’lerimizde bulabilirsiniz.

Güney Amerika’da yeni bir bölgesel birliğin temelleri A.B. katkıları ile atılıyor  BREZİLYA, ARJANTİN, ŞİLİ, URUGUAY VE PARAGUAY arasında Güney Amerika Ekonomik Birliği oluşturuluyor.

2 – Uluslar arası Tahkim ve Sosyal Güvenlik yasa tasarılarınındeğerlendirilmesi:

Çalışma Grubumuzun Mayıs ayında yayınladığı “MAI: 21. YÜZYILIN SÖMÜRGECİLİK BİLDİRGESİ” adındaki kitabımızda Uluslar arası Tahkimin, Ulusal Hukuku ortadan kaldırarak yerine geçeceğini ve yeni hukuk sistemi diye hukuksuzluğun hüküm süreceği tespitimizin toplum tarafından daha anlaşılır bir dille ve dünyada yaşanmış ve yaşanmakta olan Tahkim örneklerini de içerecek bir çalışma ile kitaplaştırılmasının önemi ve görevinin olduğu konusunda mutabık kalındı ve çalışmayı yapacak arkadaşların en kısa zamanda bu çalışmayı sonuçlandırmaları kararlaştırıldı.

Ülkemizdeki mevcut Sosyal Güvenlik Sistemlerinin Ulusötesi Sermayeye yeni kaynaklar yaratma ve finans piyasalarına taze kan vermek için gündemde olduğu ve bilinçli olarak Emeklilik Yaşı tartışmalarının yapıldığı ve nihai hedefin sistemin tamamen özelleştirilmesi olduğu vurgulandı. Çalışma Grubu olarak önümüzdeki günlerde Sosyal Güvenlik Sisteminin tüm boyutlarını irdeleyecek bir yayını ortaya koyacağız.

Çalışma Grubumuz içerisinde Tarımın tüm sorunları ve çözüm olanaklarının araştırılması üzerine yapılması kararlaştırılan çalışmaya öncelik verilmesi ve bu çalışmanın hızlandırılması kararlaştırılmıştır.

Çalışma Grubu olarak Tam Çevirisini yaptığımız MAI ANLAŞMASININ 28 Nisan.1998 MÜZAKERE METNİNİN Hukukçular tarafından incelenmesi tamamlandıktan sonra geciktirilmeden basımı ve yayınlanması kararlaştırılmıştır.

Türkiye MAİ ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu olarak bugünlerde ülkemiz gündeminde olan ve aslında gündeme çok kısa bir süre için getirilip gerçek olarak tartışılmasına da izin verilmeyen Enerjide Uluslar arası Tahkim ve Sosyal Güvenlik yasa tasarılarının öncelikle MAI Anlaşmasına uyum için çıkarılmak istendiğini ve daha sonraki süreçte aynı yöntemle, Tarımın, Sağlığın, Eğitimin, Yerel Yönetimler ve diğer Hizmet Sektörlerinin, Ormanların ve Doğal Kaynakların talanı için yapıldığını biliyoruz. 30.Kasım-3 Aralık’da ABD’de yapılacak WTO Bakanlar Kurulu toplantısı ile imzaya açılmak istenen MİLLENİUM ROUND’da hazırlık ve uyum için yapılan bu çalışmaların önlenebilmesinin tüm örgütlü ve örgütsüz toplum kesimlerinin ortak mücadelesi ile mümkün olabileceğinin bilincinde olarak çalışmaların hızlandırılması, yayınların ve bilgilendirmelerin en üst seviyeye çıkartılması, bu konularla ilgili olarak grubumuza yapılacak bilgilenme taleplerinin hızla karşılanması kararlaştırılmıştır.

Türkiye MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu

İLETİŞİM:

Birleşik Metal-İş Sendikası

Tel: (216) 380 85 90
Fax: (216) 373 65 02
e-mail: birmet@ibm.net

Enerji Yapı Yol Sen. İst. Şubesi

Tel: (212) 212 94 25
Fax: (212)213 64 83

TMMOB – İst. iletişim

Tel: (212) 249 83 85
Fax: (212) 244 29 16
e-mail: tmmob@superonline.com

   

Ana Sayfaya Dönüş


 

Bu sayfalar Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından hazırlanmıştır.