1- Grubumuzun 29 Eylül 1999 tarihli
toplantısında alınan karar gereğince TÜRK-İŞ, DİSK, HAKİŞ, KESK,
TMMOB, TTB, KİGEM, ÇYDD, ADD, GENEL-İŞ, Enerji Yapı Yol Sendikası Genel Merkezleri
Grup üyesi arkadaşların oluşturduğu heyetlerce ziyaret edilmiş ve bu kuruluşların
Genel Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerine MİLLENİUM ROUND Gündem maddeleri ve
Küreselleşmedeki son gelişmeler anlatılmıştır. Ziyaret gerçekleştirilen
kuruluşlar genel olarak bu konu üzerindeki çalışmalara daha yoğun destek
olacaklarını, konuyu Emek Platformunun gündemine ve diğer platformlara
getireceklerini, Millenium Round toplantısından önce hazırlanacak çalışmalara
katılım ve destek sağlayacaklarını, Grubun çalışmalarını kendi üyelerine
ulaştıracaklarını ifade etmişlerdir. 2-
Çalışma Grubumuz Millenium Round Gündemini içeren bir broşürün 8 Kasım tarihine
kadar hazırlanması, basımı ve dağıtımının gerçekleştirilmesini
kararlaştırmıştır.
3- Çalışma Grubumuzun Birleşik
Metal-İş temsilcisi GAYE YILMAZ tarafından hazırlanan “KURALSIZ BİR
DÜNYAYA DOĞRU: KÜRESELLEŞME VE YENİ DÜNYA DÜZENİ” isimli kitap
Genel-İş Sendikası tarafından 15 Kasıma kadar yayınlanacaktır.
4- 30 Kasım – 3 Aralık 1999 tarihlerinde
ABD’nin SEATTLE Kentinde yapılacak olan WTO 3. Bakanlar Konferansı (MİLLENİUM ROUND)
öncesinde ve süresince Seattle’da olacak olan Uluslar arası MAİ ve Küreselleşme
Karşıtlarının (yaklaşık 80 ülkeden) toplantılarına katılmak üzere Grubumuzu 4
-5 kişilik bir heyetin temsil etmesi kararlaştırılmıştır.
5-
Küreselleşmedeki son
Gelişmeler: WTO Paneli 17 Eylül 1999 tarihinde, Amerikan ihracatının yaklaşık 250 milyar
dolarlık bölümüne tekabül eden ihracat destekleme ödemelerinin, WTO kurallarına
aykırı olduğuna ilişkin kararı onaylandı .Uzun yıllardır Amerikan şirketleri
Virjinya adalarında ve Barbados gibi vergi cennetlerinde oluşturdukları paravan
şirketler üzerinden avantaj sağlamışlardır. Alınan desteklerin tutarı yılda 2.5
milyar doları buluyor. Şimdi Amerikan malları ihrac eden Amerikan şirketleri, vergi
borçlarını başlı başına azaltarak haksız rekabet oluşturduğu için illegal
bulunan ve uzun zamandır uygulanan gelir vergisi iadesinden vazgeçmek zorunda
kalacaklar. Avrupa Birliği Komisyonunun yeni başkanı Pascal Lamy ‘WTO uluslar arası
tahkim panelini memnuniyetle karşılıyoruz’ dedi. Bu Amerikan ihracat desteği 3.
Dünya piyasalarındaki Amerikan ürünlerine haksız bir avantaj sağlayarak uluslar
arası ticarette önemli bir çarpıklık yaratıyordu ve son on yılda computer software
ve tarım ürünlerini de içine alarak bir çok sektöre yayıldı. Tahkim Kurulu
Amerika’ya bu sistemi en geç 1 Ekime kadar kaldırması için çağrıda bulundu. (Avrupa
Komisyonun Ticaret DG isimli departmanınca hazırlanan bir rapor)
Dünya Bankası kısa dönem sermaye kontrolü konusundaki muhalefetinden geri adım
atarak, Malezya’nın yürürlükteki sermaye kontrolüne dayalı sisteminde başarı
sağladığını kabul etti. Dünya Bankasının akıl süzgecinden geçirip vardığı
sonuca göre, bundan böyle finans kurumları ne sermaye kontrolüne ne de Malezya
başkanının tutumuna bir tabu olarak bakmayacaktır. Bu değişikliğin kısa dönemde
en önemli sonuçları ,sermaye kontrolleri fikrini oyuncak haline getirmiş olan Japonya
üzerinde görülecektir. Fakat daha da önemlisi Mahatir’in hayalci düşüncelerinden
arınması durumunda diğer fikirlerinin oyuna dahil edilmesini kolaylaştıracaktır.
Mahatir’in Amerika’yı dışlayan bölgesel Asya bloğu düşüncesinin en önemli
boyutu, Japon yenine dayalı olması ve sermaye piyasaları kontrolünün bu bölgesel
yönetim araçlarıyla uygulamasıydı. (STRATFOR.COM. Global Intelligence Update,
weekly analysis 20 September)
- Değişebilirim,
değişebilirim !... imza : WTO, IMF “İnsanlar benim şeytan olduğumu söylüyor.
Bu doğru olabilir, fakat denemeyeceğim anlamına gelmez. Sadece cesaretimi toplayıp,
“yapabilirim” demem yeterli” South Park filminde Saddam’ı oynayan aktör
işte böyle diyordu. Şimdilerde ise, bu kez bizler görkemli ve şatafatlı bir
konuşmanın satır aralarında – dünyada her gün binlerce masum çocuğun ölümüne
neden olan – IMF, Uluslar arası Para Fonunun Yoksulluk Karşıtı bir Örgüte
dönüştüğünü duyuyoruz. IMF’nin genişletilmiş Yapısal Ayarlama Programlarının
yoksul ülkelere mantıksız, vahşi ve acımasız politikalarını uygulama rezilliğinin
adı “ Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Programları” şeklinde değiştirildi (Poverty
Reduction and Growth Facility) . Bu açıklama geçen hafta IMF Başkan Yardımcısı
Stanley Fisher tarafından yapıldı. Kuşkusuz “Reform” kelime olarak kolay
reddedilemeyen bir söz ve bizler kendi kendini reform edebilecek yeteneğe sahip olup,
sistemindeki adaletsizlikleri giderme kararlılığında olan kuruluşları canı
gönülden destekleriz (eğer böylesini bulabilirsek) . Fakat, eski şarabı yeni
şişelere koyarak farklı bir şey gibi bize satmaya çalışanlara karşı uyanık olmak
zorundayız. Bunlar, dedelerinden kalma , o bildiğimiz politikalarını güzel konuşma
sanatıyla tekrar önümüze koymaya kalkıyorlar. Oysa, Reform kelimesinin içi tamamen
boşaltıldı. Dünya Bankası ve IMF’nin bir ülkeyi maaş kesintilerine (Bütçe ve
memur zam oranları), işçilerini işten çıkarmaya (özelleştirme), kamu mülklerini
–üstelik değerlerinin çok altında- eşe dosta satmaya zorlamasına demek ki artık
REFORM deniyor. Öte yandan ABC haber bültenlerinde tekstil sektöründe çalışan
hamile kadınların işlerine devam edebilmeleri için düşük yapmaya zorlandıklarını
duyuyoruz. Tekstil imalatçılarına ,yine köle işçiler tarafından üretilen tekstil
ürünleri üzerine “Made in USA” etiketi yapıştırma izni tanındığını
öğreniyoruz ardından. Böylece sizler bir giysi satın alıp ta üzerinde “Made in
USA” etiketini gördüğünüzde, belki de o ürünü üreten işçinin en kötü
ihtimalle Amerikan Federal yasaları uyarınca asgari ücretini almak suretiyle hak
gaspına uğramadığını düşünüp, gönlünüzü ferah tutacaksınız. İşte o zaman
çok yanılmış olacaksınız. Amerikan bayrağının altında yaşayan işçileri
korumak için bu güçlü ülkenin yasaları, kurallarına uymayan Federal Yetkililer,
deniz aşırı ülkelerde çalışıp, üretenlerin haklarını – üstelik WTO’yu bile
kontrol altında tutan Şirketler üzerinden- korumak için neden uğraşsın ? Bir dahaki
sefere küreselleşmenin, reform edileceğini, IMF’in Yoksulluk karşıtı, WTO’nun da
çevreci bir Örgüte dönüştürmek için reform edileceklerini duyacak olursanız,
cüzdanlarınıza sıkı sarılın, ne olur ne olmaz. ( Sunday Journal October 3,
1999)
- Batı Dünyasının
ticaret temsilcileri 1- 4 Kasım 99 tarihlerinde Kanada’nın Toronto kentinde bir araya
geliyor. Hedefleri ise Amerika kıtalarındaki tüm sosyal ve çevresel engelleri (!!!)
ortadan kaldırmak. Ulus ötesi Şirketlere, bu iki kıtadaki bütün ulusal ekonomileri
yerle bir etme, yoksulluğu daha da derinleştirme ve doğal kaynakları sonuna kadar
sömürebilmeleri için taahhütlerde bulunulacak bu tarihlerde, yeni anlaşmanın adı
FTAA-Free Trade Area of the Americas- Amerikalar Serbest Ticaret Bölgesi. FTAA, 1994
yılında ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanan NAFTA’nın genişletilmesi
anlamına geliyor. FTAA, bu iki kıtadaki tolam 34 ülkenin sermaye, mal ve hizmet
hareketlerine uygulamakta olduğu bütün kısıtlamaların kaldırılmasını emrediyor.
Tıpkı MAI gibi FTAA da NAFTA’nın çok daha genişletilmiş bir versiyonunu
oluşturuyor, ya da kısaca belirtmek gerekirse çevresel, sosyal ve emekten yana bütün
kurallar kaldırılmak isteniyor. FTAA müzakerelerine katılacak ticaret bakanlarının
en büyük korkusu, müzakerelerin her hangi bir nedenle kesintiye uğramasının tüm
süreci tehlikeye sokacak olması. Başınıza gelecekleri düşünün ve sesimize kulak
verin : 1-Toronto’da düzenlenecek kitlesel yürüyüşe mutlaka katılın 2- Ülkenizin
müzakerelere katılan temsilcisine bir mektup göndererek Örgütünüz adına FTAA’yı
tanımadığınızı bildirin. Bunu yaparken Clinton Yönetiminin bu müzakerelere
katılım konusunda Kongre’den izin almadığını da unutmayın. (ACERCA-Action
for Community & Ecology in the Rainforests of Central America)
- 21 Eylül 1999 tarihinde ABD Hükümeti ile ABD’li Çevre Örgütleri arasında
yapılan Yatırımlara ilişkin toplantıda Amerika’nın gerçekten yatırım konusunun
müzakerelere dahil edilmesini istemediği, ancak diğer hemen hemen bütün ülkelerin bu
konuda kararlı oldukları bildirildi. Fakat Amerikan Hükümet yetkilileri bu konunun
gündeme alınması halinde müzakereleri durduracakları ya da kilitleyecekleri yönünde
bir sinyal de vermediler. Şu ana kadar 9 ülkeden çeşitli önerilerin WTO’ya
iletildiği , bu ülkelerin ise Japonya, A.B., Kore, Hong Kong, İsviçre, Polonya,
Macaristan, Kosta Rika ve Kenya oldukları bildirildi. Bütün önerilerin birbirine son
derece benzer olduğu ve daha önceki MAI’ye oranla daha sınırlı bir yatırım
anlaşmasını yansıttığı belirtilmesine rağmen, en azından bilinen örnek olarak
İsviçre ele alındığında ne bu genellemenin ne de yeni Yatırım Anlaşmasının
MAI’den daha zararsız olduğuna ilişkin saptamaların doğru olmadığı
anlaşılıyor. 9 Ülkenin üzerinde mutabık olduğu söylenen ortak özellikler şöyle
: müzakereler aşağıdan yukarıya, yani tek tek sektörler üzerinden yapılacak,
şeffaflık konusu ele alınacak, yatırımların tanımlanması konusunda portföy
yatırımlarının dahil edilip, edilmeyeceğine ilişkin bir netlik henüz yok, ulusal
muamele ilkesinin yabancı yatırımcılara uygulanması konusunda tam bir mutabakat var,
yabancı yatırımcılardan performans gereklerinin istenmemesine yönelik maddede önemli
ölçüde muhalefet var, Ulus Devletlere kendi düzenlemelerini yapma yetkisinin
tanınması konusuna pek çok öneride yer veriliyor, kalkınma ve sürdürülebilir
kalkınma konularında belli ölçüde hassasiyet gözleniyor. Bunlara karşın, ABD’nin
yaklaşımı ise sonuca ulaştırılması mümkün bir toplantılar turu yapılması,
uluslar arası ekonomi ile bağlantılı olarak ABD’nin ulusal çıkarlarını korumak
için anlaşma kapsamının ihtiyacın ötesinde geniş tutulmaması (Özellikle
tarafların birbirini sömürmesine dayanan ve toplamı sıfır olan yani bir taraf
kazanıyorsa, diğer tarafın mutlak kaybetmek zorunda olacağı kapitalist sistemin
doğal işleyişi düşünüldüğünde ABD’nin ulusal çıkarları karşısında diğer
ülkelerin ulusal çıkarlarına ne olacak acaba ? ) ve yatırımlar konusunun çok ta
kritik bir konu olmadığı ve eğer gündemde yer almayacak olursa Amerikan Hükümetinin
bundan memnuniyet duyacağı , ABD'ni’ yatırımlar konusunda özellikle AB ve
Japonya'da’ kaynaklanan ciddi bir baskı altında olduğu, Kanada'nı’ da
ABD'nin’kine benzer bir tutum içersinde bulunduğu , Malezya, Hindistan, Pakistan ve
Mısır’ın karşıtlıklarını halen sürdüğü ve ABD iş dünyasının WTO’daki
konuların sektörler halinde ele alınmasından pek hoşlanmadıkları fakat mevcut
pozisyonlarının ise henüz net olmadığı şeklinde özetlenebilir. ( Joseph
Papovich from USTR, Assistant trade rep. For Services, investment and intellectual
property)
- ABD’li Şirketler : Ucuz digital radyo, yoksul güneye yatırım yapmanın tek yolu
Toplam 50 kadar ülkede yaklaşık 800 milyon insanın yaşadığı Afrika
kıtasında birinden diğerine farklılık gösteren yüzlerce lehçe ile konuşulduğu ve
yoksulluk oranının çok yüksek olduğu ve okur yazar sayısının son derece az
olduğunu belirten Washington menşeyli Worldspace Corporation şirketinin yönetim Kurulu
Başkanı Noah Samara, bu kıtada risk almaya hazır olduklarını belirtiyor. Matsushita,
Panasonic, Hitachi ve Sanyo tarafından üretilen alıcıların maliyetinin yaklaşık
250$ olduğunu belirten Samara “ İlk bakışta bu miktar fazla gibi görünebilir ,
fakat yoksul ülkelerde bir ürünü bir kez piyasaya sürdünüzmü, insanlar bu
yeniliği satın alabilmek için her tür fedakarlığı yapar, gerekirse daha fazla
çalışır veya diğer temel ihtiyaçlarından fedakarlık yapar ve o ürünü satın
alırlar.” Neden Internet değil de digital radyo ? sorusu yöneltildiğinde ise Samara,
bunun geniş toplum kesitlerine ulaşmanın en ucuz yolu olduğunu ve digital radyolar ile
statik web sayfalarının ve çeşitle dokümanter bilgilerin de yayınlanabileceğini
belirtiyor. (International Herald Tribune 14.10.1999)
- WTO 3. Bakanlar Konferansı öncesinde 23 ülkeli kamp düzenlendi.
Dünya Ticaret Örgütü (WTO) bakanlarının 30 Kasım-3 Aralık tarihlerinde
ABD’nin Seattle kentinde yapacakları toplantı öncesinde, görüş ayrılıklarını
azaltmak ve toplantı gündemini belirlemek için, Avrupa Birliği ile 22 ülkenin bakan
ve temsilcileri İsviçre’de bir araya geldi. Lozan kentinde iki gün sürecek
toplantıda, başta tarım ürünlerinin uluslar arası ticareti olmak üzere, çeşitli
alanlarda Avrupa Birliği, ABD ve ekonomileri tarıma dayanan gelişmekte olan ülkeler
arasındaki görüş ayrılıkları uzlaştırılmaya çalışılacak. Lozan
toplantısına Avrupa Konseyi’nin ticaretten sorumlu üyesi Pascal Lamy ile ABD Ticaret
Temsilcisi Charlene Barshefsky’nin yanı sıra Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada,
Şili, Kosta Rika, Çek Cumhuriyeti, Mısır, Hong Kong, Hindistan, Japonya, Güney Kore,
Macaristan, Meksika, Fas, Yeni Zellanda, Norveç, Singapur, Güney Afrika, Tayland ve
Uruguay’dan bakanlar katılıyor. (Anadolu Ajansı 25.10.1999)
- Gümrük Yasa Tasarısı TBMM’den Geçti.
Temmuz ayında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen ve Gümrük Mevzuatında
çok köklü değişiklikler öngören 247 maddelik yasa tasarısı, TBMM özel görüşme
ve oylama usulü ile kabul edildi. Bu yasanın kabulü ile daha önce Anayasal hüküm
haline getirilen Tahkim ve Özelleştirme ile birlikte 57. Hükümet Millennium Round
gündemi hukuki alt yapısının son hazırlıklarını tamamlama telaşı içersinde
görünüyor. Gidişata bakılacak olursa, daha önce Hükümet tarafından çeşitli
vesilelerle deklare edilmiş olan Tarım Reformu ile Ormanlarla ilgili yasa tasarısı da
30 Kasım tarihine kadar yetiştirilmeye çalışılacak.
- Türkiye Cumhuriyeti Hizmet Sektöründeki Taahhütlerini Dünya Ticaret Örgütü
Sekreteryasına ileterek ve 10 yıl içerisinde aşağıdaki sektörlerde yer alan bir
dizi kısıtlamayı kaldırma sözünü vermiştir.
1 – Mesleki Hizmetler
- Uzmanlık gerektiren hizmetler
- Bilgisayar ve ilgili hizmetler
- Diğer mesleki hizmetler
2 – Haberleşme hizmetleri
- Posta hizmetleri
- Kurye hizmetler,
- Telekomünikasyon hizmetleri
3 – Müteahhitlik ve ilgili mühendislik-mimarlık hizmetleri
4 – Eğitim hizmetleri
- İlk, orta ve diğer öğrenim hizmetleri
Yüksek öğretim hizmetleri
5 – Çevre hizmetleri
- Kanalizasyon hizmetleri
- Çöplerin kaldırma hizmetleri
- Sağlık-çevre ve benzeri hizmetler
6 – Mali hizmetler
- Sigortacılık ve sigortacılık ilgili hizmetler
- Bankacılık ve diğer mali hizmetler
7 – Sağlık ile ilgili ve sosyal hizmetler
- Hastane hizmetleri
8 – Turizm ve seyahat ile ilgili hizmetler
- Oteller ve lokantalar
- Seyahat acentaları ve tur operatörü hizmetleri
9 – Ulaştırma hizmetleri
- Deniz taşımacılığı hizmetleri
- Hava taşımacılığı hizmetleri
- Demiryolu taşımacılığı hizmetleri
- Kara taşımacılığı hizmetleri
Ülkemiz yöneticileri, GATS’ın sektörel sınıflandırma listesinde yer alan 155
hizmet faaliyetinden 72’sini taahhüt altına alan ve bu listelere uyum konusundaki
%18’lik ortalamanın çok üzerinde bir taahhütte bulunmuştur.(TÜRSAB-Türkiye
Seyahat Acentaları Birliği Dergisi Sayı:188 Eylül-99)
- NOT: Çalışma
Grubunun 38.toplantısı 10 Kasım 1999 tarihinde ve Enerji Yapı Yol Sen. İstanbul
Şubesinde saat 19.00’da yapılacaktır.
Türkiye MAI ve Küreselleşme
Karşıtı Çalışma Grubu
İLETİŞİM:
Birleşik Metal-İş Sendikası Tel: (216) 380 85 90
Fax: (216) 373 65 02
e-mail: birmet@ibm.net |
Enerji Yapı Yol Sen.
İst. Şubesi Tel: (212) 212 94 25-26
Fax: (212)213 64 83
e-mail: eyysen@hitit.ato.org.tr |
TMMOB – İst. iletişim Tel: (212) 249 83 85
Fax: (212) 244 29 16
e-mail: tmmob@superonline.com |
e-mail: sykimdaksi@superonline.com
e-mail: turkiye-antimai@egroups.com |