GÖZUCUYLA

TÜRKEL MİNİBAŞ

Uluslararası Tahkim

Tarih: 6 Mart 1995! Türkiye Gümrük Birliği adlı bir anlaşma imzaladı. Anlaşma 1 Ocak 1996'da yürürlüğe girdi.

Aynı yıl, gümrük birliği üyesi olmaktan kaynaklanan haklarına dayanarak bazı WTO (Dünya Ticaret Örgütü) üyesi ülkelere tekstil ithalatında miktar kısıtlaması uygulamaya başladı.

Bunun üzerine WTO üyesi olan Hindistan, Türkiye'yi WTO nezdindeki uluslararası tahkime şikâyet etti. Neden olarak da Türkiye'nin kendi tekstil ürünlerini korumak için haksız rekabeti doğurduğunu ileri sürdü.

Hindistan'ın şikâyeti ABD, Japonya, Filipinler, Tayland ve Hong Kong tarafından da desteklendi. WTO Tahkim Kurulu kararını verdi:

Türkiye, 1994'te imzaladığı GATT hükümleri doğrultusunda diğer WTO üyesi ülkelere ithal kısıtlamasında bulunmamayı taahhüt etmesine rağmen böyle bir uygulamaya girdiği için suçluydu!

Uluslararası tahkim kavramına ''Tahkim yok, para yok!'' tehdidiyle alışmaya çalışan çoğunluklar için bu haberin tek cümleyle ifadesi: İhracatı ağırlıklı olarak tekstil ürünlerine dayanan Türkiye'nin rekabet gücü bundan böyle daha da azalacaktır.

Doğrusunu isterseniz... Hindistan örneği, Türkiye'nin ''uluslararası tahkim'' mekanizmasıyla karşılaştığı ne ilk örnek ne de sonuncu olacak. Zira:

**1988'de Dünya Bankası ve WTO'nun tahkim kuruluşu olarak çalışan ICSID'ye 3460 sayılı kanunla katılınmış.

**1991'de 21.4.1961 tarihli Milletlerarası Ticari Hakemlik Hakkında Avrupa Sözleşmesi 3730 sayılı kanunla

**1991'de 10.6.1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkında New York Sözleşmesi 3731 sayılı kanunla onaylanarak ticari uyuşmazlıkların uluslararası tahkimde çözümü kabul edilmişti.

Ne var ki uluslararası tahkime konu olan davalar doğrudan anayasa hükümlerinde bir değişikliği gerektirmediğinden ve de... Elektrik gibi kamu hizmeti sayılan, tekstil ürünleri gibi üretimin ve ihracatın temel sektörlerini doğrudan hedef almadığından Türkiye güncelinde yer bulamamıştı!..

Üreticiden tüketiciye herkesin kullandığı ve kullanılan mal ve hizmetlerin girdisini oluşturan yatırım alanları söz konusu olup, ortak çıkarlar çakışınca kamuoyunun ufkuna girebilmiştir.

Dolayısıyla sorun, uluslararası tahkime girilip girilmemesi değil... İmtiyaz sözleşmeleriyle gerçekleştirilen ve kamu hizmeti sayılan yatırım ve ticaret anlaşmalarında da uluslararası tahkim mekanizmasının işletilmesine izin verilip verilmeyeceğidir.

''Egemenlik hakkından biraz feragat edin!'' sözlerinin gerisindeki beklentiler de... Devleti yeniden yapılandırmak için anayasa değişikliği 'ne gidilmesi gereğinin Türkiye hükümetlerinin gündeminin birinci maddesini oluşturması da buradan kaynaklanmaktadır.

Yani? Ulus ötesi ve çokuluslu firmaların yatırım yapabilmesi için maden gibi imtiyaz sözleşmelerine bağlı, elektrik gibi kamu hizmeti sayılan alanlarda yatırım ve ticaret yapılabilmesi:

1- Anayasada yer alan ''imtiyaz sözleşmesi'', ''kamu hizmeti'' gibi tariflerin yeniden tanımlanmasına;

2- Bu değişim doğrultusunda anayasanın 90, 125, 155 gibi ulus ötesi firmaların hareket alanını sınırlayan maddelerinin değiştirilmesine; bağlıdır. Bu değişiklikler yapıldığında uluslararası tahkimin kapsama alanı da zaten kendiliğinden genişlemektedir.

Aslında tahkim: Ticari bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş tarafların aralarında anlaşarak uyuşmazlığın çözümünü ve karar verme yetkisini kendi özel iradeleriyle özel organlara... Yani, resmi mahkemeler yerine bir veya birden çok hakeme bırakmalarıdır (I). Türkiye'nin imzaladığı sözleşmelerde ''ticari iş sayılan konularda'' uluslararası tahkim hükümleri uygulanacağı şartı bulunmaktadır.

Ne var ki 1988'de katıldığımız ICSID ile olan ortaklık ilişkimizde bu tür bir şart yoktur. Kısacası, ''ticari iş sayılmayan yatırım alanlarında da yazılı tahkim süreci'' işlemektedir. Dahası, verilecek kararların ulusal mahkemelerde denetlenmesi olanağı da yoktur (2).

Hal bu denli vahim olunca... Seçilmişler ile atanmışların ''uluslararası tahkim'' e kamuoyunu alıştırmak için gösterdikleri özveriyi anlamak da kolaylaşıyor.

Dipnot:

1- Ergin Nomer , ''Devletler Hususi Hukuku'' , İstanbul, 1998.

2- Gökhan Candoğan , ''EMO 1. Enerji Şûrası'' , Şubat-99.

 


Garildi 'den alınmıştır