MAI KARŞITI ÇALIŞMA GRUBU - BÜLTENLER |
28.08.1999
BÜLTEN -6
Türkiye MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubunun
25 Ağustos 1999 tarihli 32. olağan toplantısında tartıştığı konular
ve küreselleşmede son gelişmeler
1 – Deprem Sonuçlarının
değerlendirilmesi:Yaklaşık
15 aydır Türkiye çapında faaliyet gösteren ve Dünyadaki MAİ Karşıtı STK’lar
ile de sıkı bir işbirliği ve koordinasyon içersinde çalışan Türkiye MAI ve
Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubumuz, geçtiğimiz hafta yaşanan ve adı
“Tanrı Vergisi Deprem” olarak konan Felaketin aslında, tümüyle
mevcut çarpık, adaletsiz ve insanı yok sayan sistemden kaynaklanan bir yıkım
olduğunun bilincindedir. Ülke İnsanları 30-40 yılda adım adım oluşturulan bu
felaketin bedellerini kanıyla, canıyla ve tüm varlıkları ile öderken, bu çarpık sistemin mimarları hala ulusötesi sermayenin istekleri
doğrultusunda uyum yasalarını birer birer (Tahkim,
Sosyal Güvenlik gibi)
meclisten geçiriyorlar. ON’larca yıldır insandan, emekten ve doğadan yana olanlarca
oluşturulması ya da hiç olmazsa mevcut halinin korunması için mücadele edilen Sosyal
Hukuk Devletinin, Özelleştirme adı altındaki talan düzeni ile yok edilmesinde
sorumluluğu olanların, yaşanan son felakete 2 günlük gecikmeyle ve özelleştirme
yüzünden yetersiz kalmış donanımları ile
müdahale edemediklerini tüm
insanlık ibretle izlemiştir. Bugün ülkemizde yaşananlar, dünyayı bu duruma
getirenlerin ve onların yerli uzantılarının yıllardır uyguladıkları sermaye
yanlısı politikaların sonucu olduğundan kuşku duymuyoruz.
Sonuç ortada: Yüz binlerc e ölü ve yaralı ile milyonlarca evsiz insan.
Sonuç: On binlerce sakat, on binlerce hasta ve yüz binlerce aç ve korunmasız insan.
Sonuç: On binlerce yetim, on binlerce öksüz ve on binlerce dul kalmış insan.Sonuç: O n binlerce mezar, on binlerce çadır ve kapıya dayanmış bulaşıcı hastalıklar.
Sonuç: Milyonlarca yoksul, borçlu doğup ve iflas ederek ölecek olan bebelerimiz.
Sonuç : On binlerce masum insan cesedi, yüz binlerce yaralı ve acılı yürek, milyonlarca çaresiz ve ruhsal olarak çökmüş insan.“Cumhuriyet Bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” sözünü söyleyenlerin ülkesinde, Kaybettiklerimiz, yaralılarımız ve çaresiz yaşayanlarımızla birlikte yok sayılan yine bizlerdik. Evet, tüm bu gelişmelerin gerisindeki itici ve yıkıcı güç, para dışındaki tüm değerleri yerle bir edip, yok eden “Kapitalizm”in bizzat kendisidir. 2 – Küreselleşmede son Gelişmeler:“Alternatif olarak üye ülkelerin kendi hizmet sektörlerindeki ticareti geliştirme amacıyla belirleyecekleri spesifik çıkarların olması halinde bu konu sektörel bazda da ele alınabilir. Hizmetlerden pek çoğu ekonomide bir ara sektör durumundadır ve telekomünikasyon, finans hizmetleri gibi sektörler ekonomik büyüme açısından önem arz etmektedir. Söz gel imi bazı gelişmekte olan ülkeler şimdiye kadar ihracat çıkarları olan ve aralarında görsel-işitsel ürünler, turizm, özel sağlık hizmetleri , bilgisayar hizmetleri ve profesyonel hizmetler gibi alanların da bulunduğu sektörleri belirlemiş bulunmaktadırlar. Finans ve telekomünikasyona ek olarak dağıtım ve expres kurye hizmetleri, özel eğitim, çevre hizmetleri ve enerji sektörleri de dahil edilebilir.” Kendini korumayı hedefleyen ülkelere ayrıcalık tanımayı öneren bu teklife rağmen Amerika’lı sağlık tacirlerinin iş potansiyellerini küreselleştirmek için nasıl yanıp, tutuştukları dünya çapında artık çok iyi bilinmektedir. Ayrıca dikkat edilecek olursa bu Bakanlık deklerasyonunda hiçbir sektörden kesin olarak bahsedilmemekte ve tüm sektörlerden genel olarak söz edilmektedir. Bu gelişme, Gelişmekte olan ülkelerin özellikle WHO-Dünya Sağlık Teşkilatı listesinde yer alan temel tıp ilaçlarının hiçbir gerekçe olmaksızın yüksek fiyata satılması durumunda, yerli şirketlere söz konusu ilaç üretimini yapmaları için patent lisansı alabilmelerini sağlama amacıyla TRIPs anlaşmasının yeniden masaya yatırılması yönündeki önerinin sahibi olan Zambia, Jamaica, Kenya, Pakistan, Sri Lanka, Tanzania ve Uganda’nın ilgisini çekebilir. (Dünyada hala Ulusal ve toplumsal çıkarlarını korumaya kararlı hem de az gelişmiş ülkelerin olduğunu bilmek insanı umutlandırıyor)(Anja Halle, İnt. Centre for Trade and Sustainable Development)
Cenevre Gölünün kıyısındaki 1920’lerden kalma binanın iç bölmelerinde belki de yeryüzünün en güçlü örgütü hummalı bir şekilde çalışıyor. Tüm Hükümetlerden daha yetkili, kararları şu anda bile yaşamlarımızı derinden etkileyen, yiyecek seçimimize bile müdahale edebilen, dünyanın en güçlü demokratik hükümetlerinin onayl adığı yasaları bile geçersiz sayabilen, ticaret savaşlarını başlatma gücüne sahip, dünya uluslarınca imza altına alınmış uluslar arası anlaşmaları bile yok sayabilen bu örgüt, Kosova’daki onca başarısına rağmen NATO değil, zayıf ve fonlardan mahrum edilen B.M. hiç değil, ülke ekonomilerini verdiği direktiflerle sermayenin istediği yöne çekme gücünü elinde bulunduran IMF bile değil. Cenevre Gölü kıyısında, Mont Blanc’ın eşsiz, büyülü manzarası eşliğinde uzanan, botanik bahçesini andıran güzel bahçelere sahip bu Örgüt, yukarıda sayılanlardan çok daha az tanınan ama hepsinden daha güçlü, nüfuzlu olan Dünya Tivaret Örgütü-WTO'dan başkası değil. WTO’nun en temel hedefi dünya ekonomi ve ticaretini tümüyle kuralsız, tek taraflı ve sadece şirketlere yarar sağlayan bir mekanizmaya dönüştürmek. (Sunday Independent- Londra)5. Bültenimiz ekinde ye r alan Uluslar arası MAİ Karşıtları Koalisyonunun 20 Mart 1999’da hazırlayıp yayınladığı “ORTAK DEKLARASYON”u imzalama kampanyası Ülkemiz ve Dünyada devam etmektedir. İmza Kampanyasına katılan STK sayısı 27.08.1999 tarihi itibari ile dünya çapında 910’a ulaşmıştır. Grubumuz çalışmalarında henüz yer almayan STK’ların Ortak Deklarasyona gerekli duyarlılığı göstermelerini ve 1 Eylül 1999 tarihine kadar imzalayarak tarafımıza ulaştırmalarını bekliyoruz.NOT: Bu bülten ekinde de “Ortak Deklarasyonu” tekrar gönderiyoruz.
İLETİŞİM:
e-mail: sykimdaksi@superonline.com
İnternet Sayfamızın Adresi: http://maigrup.cjb.net |
ORTAK DEKLARASYON
18-21 Mart 1999 tarihleri arasında İsviçre’nin CENEVRE kentinde yapılan Uluslar arası MAİ Karşıtları Koalisyonu toplantısında aşağıda yazılı ortak görüşlerin Dünyadaki Sivil Toplum Örgütlerince 15.09.1999 tarihine kadar imzaya açılması ve toplanan imzaların WTO’nun başkanı ile tüm ülkelerin Başkan ve Başbakanlarına gönderilmesi kararlaştırılmıştır.1 –
Dünyadaki Hükümetler Kasım-1999’da WTO (Dünya Ticaret Örgütü) 3. Bakanlar Konseyi toplantısında bir araya gelecekler. Aşağıda imzası bulunan bizler Uluslar arası Sivil Toplum olarak, WTO güçlerinin yeni ve kapsamlı bir Liberalizasyon Raundu üzerinden genişletilmesi yönündeki tüm çabalara karşıyız. Bunun yerine, Hükümetler mevcut WTO anlaşmalarını gözden geçirmeli, WTO rejiminin bizzat kendisinden ve sistemden kaynaklanan ve dünya toplumlarının zararına olan açıkları gidermeli ve düzeltmelidir.2 –
Uruguay Raundunu oluşturan anlaşmaları ve WTO’nun kurulması sırasında tüm dünya ulusları ve halkları için daha iyi bir yaşam, refah ve küresel zenginlik vaad edildiği halde, gerçekte aradan geçen 5 yıllık süreçte WTO, zenginliğin sadece birkaç yüz zenginin elinde toplanmasına neden olmuş ve Küresel yoksulluğu arttırarak, sürdürülemez üretim ve tüketim modellerini uygulamaya koyarak bu kötü gelişmeye büyük katıda bulunmuştur.3 –
Uruguay Raundu anlaşmaları temelde Ulusötesi Şirketlerin yararına olarak dünya piyasalarını (Emek, Doğal Kaynak, Finans ve mal gibi) sonuna kadar açmayı hedefleyen çalışmalar yapmış, bedeli de ulusal ekonomilere, emekçilere, çiftçilere, tüm toplum kesimlerine ve doğaya ödettirilmiştir. Buna ilaveten WTO, sistemi, işleyişi, kural ve prosedürleri ile anti-demokratik, gizli kapaklı işlerin yapıldığı, saygınlığı olmayan ve dünya uluslarının mutlu azınlığı yararına çalışan bir örgüttür.4 –
Tüm bu olumsuzluklar, küresel ekonomik istikrarsızlığın arttığı, ulusal ekonomilerin çöktüğü, ulusların kendi içinde ve birbirleri arasındaki eşitsizliğin, çevresel tahribatların küreselleşme sürecinin şiddetlenmesinin doğal bir sonucu olarak arttığı bir ortamda yaşanmaktadır.5 –
WTO sisteminden yarar sağlayan Şirketlerle, WTO sistemine egemen olan hükümetler bu sorunları kabul edip cevap vermek yerine, WTO’da yeni Liberalizasyon maddelerinin kabul ettirilmesi yönünde çaba harcamaktadırlar. Bu girişim, küreselleşme ve WTO’dan kaynaklanan krizin şiddetlenmesine yol açacaktır.6 –
Bizler, WTO kuralları çerçevesinde özellikle yeni başlıklar altındaki yatırım, rekabet politikaları, devlet alım-satımları ve her türlü liberalizasyon müzakere-lerine karşı çıkıyor ve bu tip girişimlerin tümünü reddeden kampanyalar düzenleyeceğimize söz veriyoruz. Bizler özellikle de Patent ve Telif haklarını düzenleyen TRIPs anlaşmasını redediyoruz.7 –
WTO’nun gücünü arttırmaya ve kapsamını genişletmeye dönük tüm yeni müzakerelerin durdurulması (Moratoryum) çağrısını yapıyoruz.8 –
Bu moratoryum, mevcut anlaşmalar yeniden ve derinlemesine, kapsamlı birşekilde incelenene ve bu anlaşmaların değişmesi için gerekli tüm adımlar atılana kadar devam etmelidir. Bu yeniden incelemeler WTO’nun demokrasi, kalkınma,
çevre, insan ve işçi hakları, kadın ve çocuk hakları, beslenme, eğitim ve sağlık üzerindeki etkilerine cevap verebilecek ve Sivil Toplumun tam katılımı ile gerçekleştirilecek bir şekilde yapılmalıdır.
9 – OECD bünyesindeki MAİ müzakerelerinin başarıya ulaşamaması, küresel ekonominin kuralsızlaştırılmasına Ulusötesi Şirketlerin hakimiyetinin artmasına, kaynak kullanımının şiddetlendirilmesine ve çevresel yıkımlara karşı geniş bir toplumsal muhalefetin olduğunu göstermektedir.
10- Sistemin gözden geçirilmesi toplumlara bu gidişi değiştirme ve alternatif insani, sürdürülebilir enternasyonal bir ticaret ve yatırım sistemi geliştirme fırsatı verecektir.
ULUSLARARASI MAİ KARŞITLARI KOALİSYONU
Cenevre – 20.Mart.1999
Bu sayfalar Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından hazırlanmıştır.