Ana Sayfaya Dönüşon-line kütüphane

ESNEK ÜRETİMDE İŞÇİLER VE SENDİKALAR

 

SUNUŞ

Teknolojik gelişme, küreselleşme, yüksek rekabet ve ekonomik bunalımların yoğunlaştığı son yıllarda çalışma yaşamının gündemine yeni bir konu getirildi: Esneklik...

“Esneklik”, işverenler ve sendikaları tarafından müzakere masalarına da getirilmeye başlanmıştır.

Esneklik çerçevesinde hayata geçirilen uygulamalardan sadece birinin taşeronluk olduğu göz önüne alınırsa, konunun önemi ortaya çıkıyor.

İddia edildiği gibi, esneklik teknolojik gelişmenin “kaçınılmaz” bir sonucu mu, yoksa, gelişen ve değişen koşullar karşısında elde bulunan bir alternatif midir?..

Uygulanması halinde çalışanların kazanılmış hakları nasıl etkilenecektir?.

Yasalar değişecek midir, değişecekse meydana gelebilecek hak kayıpları nasıl telafi edilecektir?.

Ve Endüstri İlişkilerinin bu gelişmelerden nasıl etkileneceği sorularına net bir yanıt üretmeden konu gündeme girmiştir.

TARTIŞMALARIN ELE ALINIŞ BİÇİMİNİN ELEŞTİRİSİ

Esneklik tezi; dünyada nitelikleri ülkemize göre büyük farklılıklar gösteren ülkelerinde “görece” başarılı bulunduğu ve ülkemizde de aynı başarının elde edileceği varsayımı üzerine bina edilmiştir.

Tarafların görüş ve önerileri alınmadığı gibi, bunlar önemsenmemektedir.

Sistemin tamamlayıcı unsurları olan teknolojik alt yapı, kalifiye eleman, mesleki eğitim, yasalar ile piyasanın ve ekonominin özellikleri gözönüne alınmamaktadır.

Tartışmalar, “esnekliğin olmaması halinde işletmelerin batacağı, rekabet gücünü yitireceği” gibi kanıtlanması çok zor bulunan bir tez ile birlikte ortaya konulmuştur.

Oysa “esnekliğe geçersek kurtuluruz” tezinin değeri ne ise, “esnekliğe geçmezsek batmayız” tezinin değeri eşittir. Çünkü her iki yaklaşımın da kanıtlanması -bugün için- mümkün değildir.

Çok farklı özelliklere sahip olan ülkelerde elde edilmiş “görece” başarılara(?) sığınarak, ülkemizde de mutlaka aynı başarının elde edileceği varsayımı objektif dayanaklardan yoksun bulunmaktadır.

Kaldı ki, Japonya dışında esnekliğin uygulandığı iddia edilen İsveç, İtalya, Almanya gibi ülkelerin uygulamaları çok önemli farklılıklar taşımaktadır.

Öte yandan Esneklik, toptancı bir anlayışla gündeme getirilerek sendikaların bu önerilere evet veya hayır denilmesi istenmekte, adeta buna zorlanmaktadır.

Konunun yeterince tartışılmaması hem konuyu, hem de etkilerini küçümsemektir.

Ayrıca Esneklik, bir kavram kargaşası içinde tartışılmaktadır. Anlam ve içeriğe ilişkin bir fikir birliği mevcut değildir. Bu çalışma ile görülecektir ki, ülkemizde gündeme getirilen 3 öneri, esnekliğin sadece çok sınırlı bir bölümüdür. Nitekim, çeşitli ülkelerdeki uygulamaların nasıl gerçekleştiği Sn. Ansal’ın çalışmasında yer almaktadır.

Rahatlıkla söylenebilir ki, bugün ülkemizde esneklik, sosyal tarafların birbirlerini ikna etmekten çok, kendi doğrularını “belletme-dayatma” şeklinde gündemdedir.

Oysa, endüstri ilişkilerinde sosyal kesimlerin temsilcileri olan kurumlar demokratik bir tutum içinde olmalı ve diğer tarafların haklarına da saygı gösterme konusunda kuşku bırakan bir tutum içinde olmamalıdır.

ESNEKLİK MUTLAKLAŞTIRILMASIN...

Ülkemiz insanının bir özelliğidir. Herhangi bir gelişme karşısında çok tartışmadan, ülkemiz gerçekleri ile ne kadar uyumlu olduğunu iyi hesaplamadan “yeni” sandığımız yaklaşımlara sıkıca sarılır, zaman ve emek harcar, sonra da gerekli olmadığı sonucuna ulaşırız.

Bu da bir tutumdur ama ülkemizin bu denli kaynak, zaman ve emek israfına tahümmülü yoktur.

Bunun örneklerini her alanda görmek mümkündür.

Özelleştirme bunun en çarpıcı örneğidir. Ekonominin tek kurtuluş yolu olarak empoze edildikten sonra bugün artık yeni kaynak arayışları başlamıştır.

“Süper Emeklilik”, eğitimde “Kredi sistemi”, dış ticarette Azeri petrolleri vb.. bunun örnekleridir.

Görüşlerimizi, bilimsel yaklaşımlar, ülke gerçekleri ve kendi gerçekleştirme kapasitemiz yerine, rüzgarın yönüne göre belirlediğimizde, yanılgılara düşmek kaçınılmazdır.

KONU SADECE TEKNİK DEĞİL, SOSYAL BOYUTU DA VARDIR.

Üretim, sadece teknik bir konu değildir.

Üretim, toplumsal ilişkiler alanının en önemli kesitlerinden biridir.

Üretim sürecinde elbette makinalar vardır ama bununla beraber iş ilişkileri, üretim ilişkileri, yönetim ve bölüşüm ilişkileri de sözkonusudur.

Teknik bir konuyu konuşurken esasen insan ve toplumsal ilişkiler unsurunu da konuşmakta olduğumuzu kabul etmeliyiz.

Oysa ülkemizde esneklik konusu adeta çalışanlar ve örgütlerini gözardı ederek gündeme getirilmektedir.

Böyle bir tutum çalışanlar açısından kabul edilebilir değildir.

Öte yandan sendikalar elbette üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak görevlerini eksiksiz yerine getirme çabası içinde olacaklardır. Kuşkusuz yüzyıllık kazanımların yok edilmek istenmesine rıza gösterilemez.

Esneklik şu unsurları ile ortaya konulmaktadır :

1- Sayısal Esneklik Nedir?

“Dış esneklik de denilen esneklik, işletmelerin kullanacakları işgücü miktarını ve niteliğini belirleyebilme serbestisini ifade eder.”

“İşletmelerin işçi alma ve çıkarmada çalıştıracakları işçilerin niteliklerini belirlemede yasal sınırlamalara ne kadar az takılırsa, sayısal esneklik o kadar sağlanmış olur” diyorlar.

Prof. Can Tuncay; “sayısal esneklik uygulamasının önündeki uluslararası engel ise, ILO'nun 158 sayılı sözleşmesidir” demek suretiyle sayısal esneklik uygulamasının evrensel ufkunu da ortaya koyuyor.

Dr. Arif Yavuz; “part-time çalışma, iş paylaşımı, geçici çalışma gibi A-tipik istihdam şekilleri, sayısal esnekliğin uygulanmasını kolaylaştırmakta ve arttırmaktadır.” derken sendikasız, toplu sözleşmesiz ve sosyal güvencesiz bırakılan işgücünün mevcut bulunduğu bir çalışma yaşamına işaret etmektedir.

Açıkça daha da özgür bir biçimde “işçi atma hakkı” talep eden bu yaklaşımın İnsan Hakları ile ne kadar uyumlu olduğunu ise ilgililerin takdirine bırakıyoruz.

2- Zamana Göre Esneklik Nedir?

Bu konuda ortaya konulan görüşler farklı...

“Çalışma süresini esnekleştiren pek çok işletmede çalışan işçi sayılarında artışlar kaydedilmektedir. (...) Kısmi süreli çalışma.. sayesinde kadınların, özürlülerin, öğrenci ve emeklilerin daha kolay iş bulmaları sağlanmaktadır.” görüşlerine karşın;

Prof. Can Tuncay, “işçi sendikalarının iş sürelerinin kısaltılması taleplerine, işverenler iş sürelerinin kayganlaştırılmasını teklif etmektedirler. (...) part-time çalışma hakkındaki sınırlamaların kaldırılması, günlük ve haftalık çalışma azami çalışma sürelerinin yumuşatılması ve daha uzun bir zaman dilimine yayılması, işe başlama ve paydos saatlerini kendilerine göre belirleyebilme serbestisi tanınması zamana göre esnekleşmeye örnek verilebilir.” diyor.

Zaman itibariyle esnekliğin, Kayan iş süreleri, Vardiyalı çalışma, Telafi Edici Çalışma, Yoğunlaştırılmış İş Haftası biçimlerinde uygulanacağı iddia edilmektedir.

Bu uygulamaların gerekçesinin, “rekabet gücünün korunması” olduğu belirtilmektedir.

Açıkça belirtilmeyen amaç ise, normal çalışma süresi dışında yapılacak olan ve toplu sözleşme ve yasalar ile “fazla çalışma” kapsamında değerlendirilerek “zamlı” ödemeye bağlanan çalışmaların ortadan kaldırılmasıdır.

Daha genel bir değerlendirmeye göre ise, ne sebeple olursa olsun işbaşında bulunulmayan süreler için ücret verilmeyecektir.

Zaman itibariyle esnekliğin, işkolumuzdaki tartışmalarda öne çıkan biçimi, Telafi Edici Çalışma'dır. “Burada sözkonusu olan iki tatil arasında kalan işgününde ya da zorlayıcı bir nedenle üretimin durması sonucu, hatta işçinin işverenden izin alıp çalışmadığı günlerde kaybedilen çalışma sürelerinin belli bir zaman dilimi içinde fazla çalışma yaparak telafisidir. Ancak bu durumda yapılan fazla çalışma ‘zamlı ücrete’ hak kazandırmaz.”

Görüldüğü gibi, Telafi Edici Çalışmanın birinci amacı, iki tatil arasında kalan bir günlük izin süresinin ileride zamsız olarak çalışılarak telafi edilmesidir.

Amaç, fazla çalışma ücretinden kurtulmaktır.

İkinci amaç ise, “zorlayıcı” bir nedenle üretimin durması halinde bunun da ileri bir tarihte yine fazla çalışma ücreti ödemesi yapılmadan telafi edilmesidir.

Her iki amacın ortak unsuru “zorlayıcılık” tır. Bu son derece subjektif bir kavram olması nedeniyle, hangi hallerin “zorlayıcı” olup olmadığının tesbiti çok kolay olmadığından “keyfi” değerlendirmelere de açık bulunmaktadır.

3- Fonksiyonel Esneklik Nedir?

Fonksiyonel esneklik, işgücünün esnek kullanımı, yeni istihdam modelleri, belirli süreli hizmet akdi, kısmi süreli hizmet akdi, iş paylaşımı biçiminde ele alınmaktadır.

Konumuz ve işkolumuz açısından öneme sahip olanlar üzerinde duracağız.

İşgücünün Esnek kullanımı: “işçilerin iş tanımlamalarının değişen üretim metodlarına, teknolojik şartlara, iş yüküne bağlı olarak değiştirilebilmesi, bir başka ifade ile işletmelerde çalışanların değişik alanlarda görev ve sorumluluk yüklenebilmesi” demektir.

Burada çok açık ifade edildiği gibi, işyerlerinde her işçinin işin akışına göre değişik tezgahlarda ve normal performansının çok üzerinde çalıştırılabilmesi amaçlanmaktadır.

Yeni İstihdam Modelleri: Teknolojik gelişmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak ifade edilen yeni çalışma biçimlerinin ilki Belirli Süreli Hizmet Akdi ile çalışma biçiminde ifade edilmektedir.

Biz bu çalışma biçimini “geçici işçi” uygulamasından biliyor ve çalışma yaşamı üzerinde yarattığı olumsuz etkileri yaşıyoruz.

Kısmi Süreli Hizmet akdi ise, part-time olarak bilinen çalışma biçimidir. Kısmi süreli çalışanların başında ise öğrenciler, emekliler ve özürlüler gelmektedir. Esneklik ile birlikte bu tür istihdam biçimlerinin ağırlık kazanacağı anlaşılmaktadır.

İş Paylaşımı, işin normal süresi içinde paylaşılarak bir kaç kişi tarafından yapılmasıdır. Bu, ülkemizde yaygın bir çalışma biçimi değildir.

Çağrı üzerine çalışma, Tele çalışma ve Uzaktan çalışma biçimleri işkolumuzun ana üretim alanları üzerinde belirleyici etki yapabilecek çalışma biçimleri olmamasına karşın hizmet işkolunda öneminin artacağı tahmin edilebilir.

Evde Çalışma da, metal işkolu açısından ana üretim bölümlerinde uygulanabilir bir çalışma biçimi değildir. Buna rağmen kimi ürünlerin paketleme, basit montajlar vb.. özellikle mikro-elektronik sektörü açısından söz konusu olabilir.

Ödünç İş İlişkisi, bir işverenin kendisine hizmet akdi ile bağlı bulunan bir işçinin, iş görme ödevini geçici bir süreyle bir başkasının emrine verilmesidir. Bu ilişki özellikle servis hizmetleri, bakım işleri gibi alanlarda sözkonusu olabileceği iddia edilmektedir.

4- Ücret Esnekliği Nedir?

“Ücret esnekliği, işletmelerin ücret yapısını ve düzeyini değişen işgücü piyasasına ve karmaşık piyasa ekonomisi şartlarına göre ayarlayabilme serbestisini ifade eder.” “devletin vergi, fon, prim adı altındaki kesintilerinin de ücret esnekliğine pek imkan tanımadığı...” ifade edilmektedir.

Bu ifadeler dahi, işyerinde bir toplu sözleşme ve sendika bulunduğu gerçeğini -ister istemez- yok saymaktadır.

Her halde bu yaklaşımın örnek göstereceği işyerleri sendikasız, sigortasız ve kayıtdışı işyerleri olabilir.

Çünkü bu işyerleri, yukarıdaki tanımlara göre TAM esnek işyerleri durumundadır.

Halen sendikalı ve toplu iş sözleşmeli bulunan işyerlerinde nasıl bir uygulama içine girileceği hususunda bir açıklık yoktur.

Görülüyor ki, işçi sayısını özgürce değiştirme hakkı ile birlikte ücretlerin de istenildiği gibi belirlenmesi hakkı elde edilmek istenmektedir.

5- Uzaklaştırma Stratejileri Nedir?

“... hizmetin ya da üretimin işletme dışındaki başka işyerlerinde ya da işletme içinde çeşitli amaçlarla başka işçi çalıştırarak maliyetlerin düşürülmesi hedeflenmektedir.”

Bu uygulamanın başında Taşeronluk, Kaçak ve Çocuk işçi çalıştırma gelmektedir.

Taşeronluk ve kaçak işçi çalıştırmayı esneklik kapsamında değerlendirilmesi, sendikaların bu konu üzerinde hassasiyetle durmaları gerektiğini gösteriyor.

Sendikamız, Taşeronluk kurumunun çalışma hayatına, sanayimize ve ülkemize getirdiği tehlikelerin korkunç boyutlarını; “Çalışma Yaşamı üzerinde Bir Karabulut: Taşeronluk” isimli broşürde ortaya koymuştur.

Kaçak işçi çalıştırmayı meşrulaştırma girişimlerine ilişkin olarak devletin de bir değerlendirme yapması zorunludur. Böyle bir değerlendirme Ülkemizde sosyal hukuk devleti ilkelerinin halen geçerli olup olmadığı hususuna da açıklık getirecektir.

Salt düşük ücret ödeme, maliyetleri düşürme amacıyla çocuk işçi çalıştırmak yasalara ve uluslararası sözleşmelere de aykırıdır.

Çalışma hayatına mafyalaşmayı da sokan taşeronluk üretimde kalitesizlik, vergi ve primlerde kaçaklık, çalışma yaşamında anti-sendikal bir uygulama, kayıtdışı ekonominin ise en önemli yuvasıdır.

Bu konuya duyarlılık göstermek ise, devletin, sosyal güvenlik örgütlerinin, işçi ve işveren sendikaların ortak ödevi olmalıdır.

KAYGI UYANDIRAN KİMİ SONUÇLAR...

Yukarıda anlatılanlar ışığında Esneklik aşağıdaki konularda işçi sendikaları ile üyelerini tedirgin etmektedir.

1- Esnekleşme sendikasızlık- örgütsüzlük demektir, aksi yönde hiç bir ipucu tesbit edilememektedir.

2- Esneklik ile, toplu sözleşme düzeni ortadan kaldırılmak istenmektedir.

3- Esneklik, mevcut yasa ve toplu sözleşme güvencesi altında hakların güvencesi kalmayacaktır.

4- Esneklik, çalışanların yüzlerce yıllık çabalarının sonucu olan ILO sözleşmeleri ve diğer uluslararası belgeleri “engel” olarak görmekte ve ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

5- Sistem çalışanları sosyal güvenceden yoksun bırakacaktır.

6- Sistem, konuyu sadece teknik düzeyde ele almıştır. Çalışma barışı, toplumsal huzur ve istikrar gibi unsurları göz ardı etmiştir.

7- Esneklik, endüstri ilişkilerini yok saymaktadır.

8- Yukarıdaki genel özellikleri dikkate alındığında esnekliğin “demokrasi” fikrini de içermediğini söylemek mümkündür.

DEĞERLENDİRME

Esnekliğin tam uygulanması halinde işletmelerde kar patlamaları yaşanabilecektir. Çünkü işyerinde sendika ve toplu sözleşme olmayacaktır. Olasılıkla herkes asgari ücretle çalışacaktır. İşletme vergi, prim, sosyal ve yan yardımlardan kurtulabileceği gibi, fazla mesai ücreti ve ücretli tüm izinler ortadan kalkacak, hatta yemek ve servis uygulamalarına bile gerek duyulmayabilecektir.

Bunun faturası ise, sosyal devlet ilkelerinin ortadan kaldırılması, örgütsüz kitle, düşük ücret, çalışanların dayanışması yerine çatışması, yüksek işsizlik, kayıtdışı ekonomi, toplumda yüksek güvensizlik duygusu ve bunların sonucu olarak kaos içinde olan bir toplumdur.

Böyle bir ortamda da, yasalardan, kurallardan, demokrasi ve toplumsal barıştan sözedilemez. Belki de esnekliğin neden olacağı en önemli tehlike buradadır.

Kısaca esneklik demek, ülkemiz koşullarında kuvvetli bir biçimde sendikasız, toplu sözleşmesiz bir çalışma yaşamı anlamına gelmektedir.

Ülkemiz koşullarında esneklik uygulamasını gündeme getiren işveren örgütlerinin en azından şimdiye değin, “amacımız sendikasızlaştırma ve toplu sözleşmesiz bir düzen değildir.” biçiminde bir açıklamalarına rastlanılmamıştır.

NE YAPILMALI?..

Teknolojik gelişme ve yüksek rekabet nedeniyle gündeme gelen yeniden yapılanma arayışlarının tümden haksız ve gereksiz olduğunu söylemek mümkün değildir.

Yüksek bir uluslararası rekabet piyasası içinde olduğumuzu biliyoruz.

Teknolojik gelişmenin kaçınılmaz olduğunu da biliyoruz.

Bilimsel gelişmelerin sonuçlarının “tüm insanlık için” yarar getirdiği inancımızı koruduğumuzdan, asla gelişmelere karşı olmak gibi “geri” bir tutum içinde değiliz.

Bu nedenlerle Sendikamıza göre;

1- Ülkemizde endüstri ilişkilerinin en temel özelliklerinden birisi, “güvensizliktir”. Bunun aşılması için taraflar samimi çaba içine girmeli ve fırsatçı davanışlardan kaçınmalıdırlar.

2- Çağımız diyalog ve mutabakat çağıdır. Sorunlar böyle ele alınarak çözüme kavuşturulmalıdır.

3- Gelişme ve yapılanma gereksinimleri işyerleri düzeyinde olduğuna göre, çözüm yolları da işyerleri düzeyinde kurulacak KURULLAR marifeti ile olmalıdır. Çünkü işyeri ihtiyaç ve gerçeklerini en iyi işyerlerinde bulunanlar bilmektedir.

4- Bu girişimlerin sağlıklı sonuçlar üretmesi için tarafların karşılıklı olarak

- işgüvencesini başa alarak,

- işyerinin devamlılığına özen göstererek,

- hak ve menfaatlere saygı göstererek,

- ortaya çıkan sorunlarla ilgili zorlukların aşılması için önerilen değişikliğin “kaçınılmaz olduğunu” birlikte tesbit ve yapılması gerekenler üzerinde birlikte tartışarak, yapılması gerekenlere birlikte karar vermelidirler.

Çünkü, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın Prensibi; işyerlerini, çalışanları ile birlikte korumaktır.

Başa dön


SUNUŞ
GİRİŞ
1- KAPİTALİZMDE TEKNOLOJİK GELİŞMELER
2- POST-FORDİST ESNEK ÜRETİM ORGANİZASYON SİSTEMLERİ
3- POST - FORDİST ÜRETİMDE SERMAYE / ÜCRETLİ EMEK İLİŞKİSİ
4- POST-FORDİZMDE SENDİKAL HAREKET
5- SONUÇLAR VE SENDİKAL TALEPLER
KAYNAKÇA

birmet@ibm.net