Sendikalar işçi sınıfı
hareketinin bir parçası olarak, Sanayi Devrimi’nden sonra ortaya çıktılar.
1650’li yıllara doğru İngiltere’de Sanayi Devrimi ortaya
çıktı. Buhar enerjisinin üretimde kullanılmasıyla ortaya çıkan bu dönüşüm
KAPİTALİST ÜRETİM SİSTEMİ olarak adlandırılan yeni bir üretim sisteminin de
habercisiydi. Sanayi Devrimi yeni teknolojik gelişm
elerin de hazırlayıcısı oldu. Zanaatkarın, köylünün
artık geçinemeyerek kentlerde kurulan fabrikalara akarak işçileşme sürecine
girdiler.
Çalışma ve yaşama koşullarının gittikçe ağırlaşması işçi
har
eketlerinin
doğmasına neden oldu.
Fabrika sisteminin aynı anda çok sayıda kişinin yanyana
çalıştığı bir sistem olması işçilerin biraraya gelişini kolaylaştırıyordu.
Başlangıçta işçi eylemleri örgütsüz biçimde kendiliğinden gelişiyordu.
Genellikle ağır çalışma koşullarına karşı anlık öfkeler biçimindeydi. İş
koşullarının daha da kötüleşmesi, kadın ve çocuk emeğinin ağır ve tehlikeli
işlerde de sınırsızca kullanılması tepkilerin daha da büyümesini sağladı.
İşçilerin olumsuz olan ve giderek olumsuzlaşan koşullara ilk tepkisi, MAKİNA
KIRICILIĞI biçiminde ortaya çıktı.
Sonuç alınamaması üzerine YARDIMLAŞMA DERNEKLERİ ikinci işçi
tepkisi ve çözüm arayışı biçimiydi. Aynı mesleğe sahip işçilerin kendi
aralarında kurdukları örgütlenmeler oluştu. Adına BİRLİK denilen bu yapılar bu
günkü anlamdaki sendikaların çok gerisinde, yardımlaşma sandıklarıydı. Bu
sandıklarda çalışma koşu
lları nedeniyle hastalanan, iş göremez hale gelenlere yardımlar yapılırdı.
Zaman içinde yardım sandıkları grev ve direnişleri de örgütlemeye başladı. İşçi hareketi giderek güç
kazandı. İşçi sınıfı yardımlaşma sandıkları şeklinde başlattığı örgütsel
deneyimini geliştirerek sendikal yapıları oluşturdu.
Bugünkü sendikalara benzer özellikte bilinen
ilk sendikal ör
gütlenmeler 1700’lü
yılların başında İngiltere’de ortaya çıktı. Büyük çoğunluğu meslek
sendikalarıydı. İşçi sınıfı yasal anlamda sendikalarına kavuşmak için uzun yıllar mücadele etti.
Sendikal birlikler şeklinde kurulan ilk örgütlenme çalışmalarının üzerinden 100
yılı aşkın bir süre geçtikten sonra 1820 yılında yine İngiltere’de ilk yasal
sendika kuruldu.
Türkiye’de sendikalar
Batı’daki örneklerine göre çok ileri tar
ihlerde ortaya çıktı.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde belli üretim dalları dışında
sanayileşme yaşanamadığından işçi sınıfı geç ortaya çıkmış, buna bağlı
olarak da sendikaların kuruluşu gecikmiştir.
İmparatorluk döneminde bilinen ilk işçi hareketleri 1830'lu yı
llarda tarım işçilerinde
görüldü. Bunlara karşı İmparatorluğun çıkardığı "nizamnameler"
oldukça sertti. Üretimin durdurulması (grev) vatan hainliği olarak değerlendirilerek
ölümle cezalandırılıyordu.
Kasımpaşa Tersanesi İşçileri ve Beyoğlu Telgrafhanesi İşçileri
tarafından 1872 yılında gerçekleştirilen grevler de ilk grevler olarak kabul
edilmektedir.
1871 yılında kurulan “Ameleperver Cemiyeti”( işçiseverler
derneği) kimi araştırmacılar tarafından ilk sendika olarak tanımlansa da asıl
olarak yardımlaşma sandığı işlevine sahip bir örgütlenmeydi.
İmparatorluğun son yıllarına doğru işçi hareketi ve sendikal
faaliyet bakımından bir hareketlenme gözlenmektedir. 1908 yılında II. Meşrutiyetin
ilanını izleyen günlerde varolan siyasal hareketlilikten etkileniyerek Anayasaya
örgütlenme hakkıyla ilgili hü
kümler konulması üzerine başta İstanbul ve Selanik olmak üzere
çeşitli işkollarının geliştiği bölgelerde çok sayıda sendika kuruldu. Yaygın
grevlere gidildi.
Siyasi ik
tidar değişse de, grevlere karşı tutumun değişmediği İttihat Terakki'nin
uyguladığı sert yöntemlerden anlaşıldı.